Ana sayfa 2000'ler 2007 Katyn

Katyn

2430
1

Faşizmin ve sosyalizmin ortasında sıkışan bir ülke…

 

Bugün Avrupa’nın en büyük yönetmenlerinden biri olan Polonyalı Andrzej Wajda, son filminde bizleri 2.Dünya Savaşı’nın başlarına götürüyor. Henüz daha savaşın bütün kıtaya yayılmadığı, daha çok Polonya ile sınırlı kaldığı bu dönemde ülkesinde yaşanılan insanlık dramına kamerasını uzatan yönetmen, Almanya’nın ve Sovyet Rusya’nın işgali altındaki Polonya’nın ve bu işgal sırasında çaresiz kalan Polonyalıların trajedisini anlatıyor. İki büyük devletin saldırısı karşısında kısa sürede direncini yitiren Polonya, teslimiyetten sonra çok sayıda esir verir. Doğu Polonya’yı işgal eden Kızıl Ordu esirlerin büyük kısmını serbest bırakırken, geride kalan 20 bin esir için durum farklıdır. İçlerinde yüksek rütbeli askerlerin, polislerin ve akademik görevlilerin yer aldığı bu esirler, bir buçuk ay gibi kısa bir sürede öldürülür ve Katyn Ormanları yakınlarına gömülür. Katyn Katliamı diye anılan bu olaydan bir süre kimsenin haberi olmaz.(!) Almanların 1941’de Sovyet Rusya’ya da savaş açmasıyla birlikte, Sovyet Rusya ve Polonya hükümetleri müttefik olur. Bu müttefikliği bozmak için Almanlar da Katyn katliamını Rusların yaptığını ileri sürer. Savaşın tam ortasında kalmış, on binlerce insanını iki aydan kısa bir sürede yitirmiş Polonya halkı ise tam bir kesmekeşin ortasında kalır. Öldürülen 20 bin esiri, 20 bin Polonya yurttaşını kim öldürmüştür? Müttefikleri Sovyet Rusya mı, yoksa düşmanları Almanya mı?

 

Andrzej Mularczyk’ın hikayesinden senaryolaştırılan Katyn, babası da bu katliamda öldürülen yönetmen Wajda için çok kişisel bir hikaye olmasının yanında, savaşın nasıl başladığına, nasıl geliştiğine ve savaşın ortasında kalan bir milletin trajedisine de izleyenleri ortak ediyor. Bir tarafta ülkelerine bağlı askerlerin yaşadıkları dram, öte tarafta da geride kalan ailelerin savaş döneminde yaşamlarını sürdürmeye çalışmalarının getirdiği ağırlık filme nüfuz ediyor. Hayatta kalmanın da öldürülmek kadar zor bir şey olduğunun altını çizen yönetmen, “İnsan etrafında bu kadar kötülükle neden yaşar?” diyerek, insanoğlunun zalimliğinin de boyutlarını resmediyor. Wajda kişisel hikayesinin yanısıra, Katyn’le birlikte bir de anti-militarist bir bakış açısı getiriyor. Sadece askerlerin ayakta kalacağı bir dünyanın yaşanacak özgür bir yer olmayacağını, özgür ve bağımsız bir ülke için sanatçıların, öğretim görevlerinin ve öğrencilerin de var olması gerektiğini vurguluyor.

 

Katyn Katliamı’nı Joseph Goebbels daha sonra günlüğünde itiraf edecek, meşhur Nuremberg Mahkemeleri’nde de bu katliamı Almanların yaptığı tescillenecektir. Gorbaçov döneminde de Ruslar bu katliamdaki sorumluluklarını itiraf edecektir. Zaten ortada “katliam” boyutunda bir suç varsa, o zamanın Sovyet Rusya’sının da bundan habersiz olması beklenemez. Suça göz yummak da, o suçu işlemek kadar ağır bir bedel ödemeyi gerektirir. Ama sorun, bu katliamı kimin yaptığı veya kimin kimden daha çok suçlu olduğu değildir. Wajda’da bu görüşte olacak ki, olayların oluşumunu gösterdikten sonra herhangi bir görüşle filmini desteklememiş. O, Katyn’de kimin sorumluluğu daha fazlanın mukayesesinden uzak, savaşın ortasında kalakalmış Polonyalıların hikayelerine yönelmiş. Kocasını kaybeden bir annenin hiç değilse oğlum ölmesin feryatlarını, her kapı çalışında babasının geleceğini hayal eden bir çocuğun sarsıcı heyecanını, en ufak bir haberle kendine umut aşılayan bir eşin yıkılmışlığını, ağabeyine bir mezar taşı bile yaptıramayan kız kardeşin dramını, kimlik bunalımı yaşayan ve yaşamaları kimliklerini inkar etmelerine bağlı olan Polonyalıların hüzünlü hikayesini anlatmayı tercih etmiş. Wajda her zaman ki gibi insanı anlatmış, insanlığın unutulduğu bir dönemin içinden.


Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com

Önceki makaleBitter Sugar
Sonraki makaleBen X
1983, İstanbul doğumlu. Lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Bölümü'nde yaptı. Altyazı dergisinde sinema eleştirileri yazmaya başladı. 2008’de Avrupa Sineması isimli web sitesini kurdu. 2011-2014 yılları arasında Hayal Perdesi dergisinde web sitesi editörlüğü yaptı ve derginin yayın kurulunda görev aldı. TÜRVAK bünyesinde çıkartılan Cine Belge isimli derginin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. 2012’den beri Sinematek Derneği’nde Film Analizi dersi veriyor. 2013-2019 yılları arasında Türk Sineması Araştırmaları (TSA) projesinde koordinatör yardımcılığı ve içerik editörü olarak görev yaptı. 2018-2020 yılları arasında İstanbul Şehir Üniversitesi'nde ders verdi. 2018-2021 yılları arasında Sinema Yazarları Derneği'nin (SİYAD) genel sekreterliğini üstlendi. Ayrıca Giovanni Scognamillo’nun Gözüyle Yeşilçam(2011), Sinemada Tarih Yazımı (2015), Erol Ağakay: Yeşilçam’a Adanmış Bir Hayat (2015), Oyuncu, Yönetmen, Senarist, Yapımcı Yılmaz Güney (2015)- Burçak Evren'le ortak-, Karanlıkta Işığı Yakalamak: Ahmet Uluçay Derlemesi (2016), Aytekin Çakmakçı: Güneşe Lamba Yakan Adam (2019), Osmanlı’da Sinematografın Yolculuğu (1895-1923) [2020], Derviş Zaim Sinemasına Tersten Bakmak (2021) – Tuba Deniz’le ortak-, Orta Doğu Sinemaları (2021) – Mehmet Öztürk’le ortak-, Türkiye’de Sanat Sineması (2022) isimli kitapları da bulunuyor.

1 YORUM

  1. Katyn katliamını bildiğim ve araştırdığım kadarıyla bariz Ruslar yaptı.Filmde de yönetmen bunu savunuyor zaten, "abim Katyn’de 1940’da öldü" diyen kadının rus askerleri tarafından hapsedilmesi çok çarpıcıydı.Goebbels’in günlüğündeki itiraflar ilg,m, çekti, acaba hangi kaynaktan bu bilgiye ulaştığınızı yazar mısınız? Bildiğim ve yerli yabancı standart haber sitelerinden araştırdığım kadarıyla <BR/

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here