Ana sayfa 2000'ler 2002 Baader

Baader

1513
0

Baader

1960’ların Batı Almanya’sında, Kızıl Ordu Fraksiyonu’nun (RAF) önemli üyelerinden olan Andreas Baader’in yaşadıklarının romantik bir güzellemesi olan Baader; yönetmenin bu şahsiyete olan saygı duruşu niteliğinde. Vietnam Savaşı’na karşı hiçbir sesin çıkmamasına içerleyen grubun bir dizi şiddet eyleminde bulunması ve daha sonra yakalanarak hapishaneye gönderilmesi, ardından da geçici bir süreliğine serbest bırakılması ve yurt dışına kaçış süreçlerini ekrana yansıtan film; anarşizmi romantize etmenin yanında hiçbir zaman da bir kahraman figürü çıkarmıyor. Bu terörist grubun yaşam şekli her ne kadar dışarıdan bakanlar için albenili gözükse de, yönetmen; anlatımını sürekli grubun içerisinden bir göz aracılığıyla sürdürüyor. Daha iyi ve daha özgür bir toplumun mücadelesini veren, dünyada yaşananlara uzak kalmayan ve kelimeleri gerektiğinde eyleme dönüştürmekten çekinmeyen RAF mensuplarının kendi içlerinde yaşadıkları karmaşa her karede kendini gösteriyor. Değişen şartlara uyum sağlamakta güçlük çeken bu gençlerin yaşadıkları ve yaşattıkları kaos, bir süre sonra kısır bir döngüye dönüşerek, aslında bizzat kendilerine zarar veriyor.

Yönetmen, Andreas Baader’in hayat hikayesini biyografik bir filme dönüştürmemiş. Filmin büyük bir bölümü Baader’in hayatından kesitler sunarken, önemli noktalarda da yönetmenin Baader’e duyduğu saygı kendini belli ediyor. Normalde Baader ömrünün son günlerini hapishanede geçirmesine rağmen, yönetmen ona bir anti-kahramana yakışır bir son hazırlamış. Bir dönemin sempatik teröristi, bu şekilde gönüllerdeki tahtına da kavuşmuş. Böyle bir tercihin doğruluğu tartışılır tabii, ama sonuçta yönetmen yapmak istediği şeyi güçlü bir sinema diliyle aktarmayı başarıyor. Kimi zaman Baader’i dönemin özgürlükçü hareketleri içinde yer alan, sınır tanımaz ve romantik gençler gibi resmediyor. Kimi zaman da verdiği mücadeleye sonuna kadar bağlı, kararlı ve enerjik bir lider profili çiziyor. Bu şekilde, Baader’i çevresinden de soyutlamadan, bütünlüklü ve detaylı bir biçimde tanıtmayı başarıyor.

Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com

Önceki makaleVan Gogh
Sonraki makaleShadows in Paradise
1983, İstanbul doğumlu. Lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Bölümü'nde yaptı. Altyazı dergisinde sinema eleştirileri yazmaya başladı. 2008’de Avrupa Sineması isimli web sitesini kurdu. 2011-2014 yılları arasında Hayal Perdesi dergisinde web sitesi editörlüğü yaptı ve derginin yayın kurulunda görev aldı. TÜRVAK bünyesinde çıkartılan Cine Belge isimli derginin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. 2012’den beri Sinematek Derneği’nde Film Analizi dersi veriyor. 2013-2019 yılları arasında Türk Sineması Araştırmaları (TSA) projesinde koordinatör yardımcılığı ve içerik editörü olarak görev yaptı. 2018-2020 yılları arasında İstanbul Şehir Üniversitesi'nde ders verdi. 2018-2021 yılları arasında Sinema Yazarları Derneği'nin (SİYAD) genel sekreterliğini üstlendi. Ayrıca Giovanni Scognamillo’nun Gözüyle Yeşilçam(2011), Sinemada Tarih Yazımı (2015), Erol Ağakay: Yeşilçam’a Adanmış Bir Hayat (2015), Oyuncu, Yönetmen, Senarist, Yapımcı Yılmaz Güney (2015)- Burçak Evren'le ortak-, Karanlıkta Işığı Yakalamak: Ahmet Uluçay Derlemesi (2016), Aytekin Çakmakçı: Güneşe Lamba Yakan Adam (2019), Osmanlı’da Sinematografın Yolculuğu (1895-1923) [2020], Derviş Zaim Sinemasına Tersten Bakmak (2021) – Tuba Deniz’le ortak-, Orta Doğu Sinemaları (2021) – Mehmet Öztürk’le ortak-, Türkiye’de Sanat Sineması (2022) isimli kitapları da bulunuyor.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here