Ana sayfa Haber Berlin’in En İyileri İstanbul Film Festivali’nde

Berlin’in En İyileri İstanbul Film Festivali’nde

859
0

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 5-16 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek 36. İstanbul Film Festivali için geri sayım başladı. İlk kez Berlin Film Festivali’nde (Berlinale) izleyici karşısına çıkacak birçok film, bu yıl da Türkiye prömiyerlerini 36. İstanbul Film Festivali’nde yapacak.

9 Şubat Perşembe akşamı başlayacak Berlin Film Festivali’nin açılışını yapacak Etienne Comar’ın Avrupa cazının öncülerinden Django Reinhardt’ın hayatından bir kesiti aktardığı filmi Django festival kapsamında izleyiciyle buluşacak filmlerden.

Berlinale kapsamında, Altın Ayı için yarışacak Hong Sang-soo’nun On The Beach At Night Alone ile Volker Schlöndorff’un Return To Montauk ile yarışma dışı gösterilecek Martin Provost’un Midwife; Raoul Peck’in özel bir gala kapsamında festival programında yer alan Young Karl Marx ile Panorama Belgeseller bölümündeki I Am Not Your Negro ile yine Panorama Belgeseller bölümünde Fernando León de Aranoa’nın Politics, Instructions Manual adlı filmleri Türkiye’de ilk kez 36. İstanbul Film Festivali’nde izleyiciyle buluşacak.

Berlin Film Festivali’nin Açılış Filmi Django

Berlin Film Festivali’nin açılışını da yapacak Django, deneyimli Fransız yapımcı Etienne Comar’ın yönettiği ilk film. Avrupa Cazı’nın öncülerinden ve Gypsy Swing’in babası olarak anılan Django Reinhardt, 1943’te Nazi işgali altındaki Paris’ten kaçmak zorunda kalmıştı. Django, bu kaçışın hikâyesini anlatıyor. Filmde müzisyeni Hippocrates, A Prophet ve Lost River’dan tanıdığımız Reda Kateb canlandırıyor. Django, Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı için de yarışıyor.

Kadın-erkek İlişkilerini Mizahi Bir Yaklaşımla Ele Alan On The Beach At Night Alone

Festival izleyicilerinin gözdelerinden usta Koreli yönetmen Hong Sang-soo’nun en son filmi On The Beach At Night Alone, Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı için yarışıyor. Filmin başkahramanı meşhur kadın oyuncu Yanghi, önce Hamburg’a ardından da yine bir kıyı şehri olan Gangneung’a gidiyor ve yolunda gitmeyen ilişkilerini gözden geçiriyor. Festivalde geçen yıl Hong Sang-soo’nun Right Now Wrong Then / Doğru Zaman adlı büyük ilgi toplayan filminin başrolündeki Kim Min-Hee, bu filmde Yanghi rolünü üstleniyor.

Yeni Alman Sinemasının En Önemli Temsilcilerinden

Volker Schlöndorff İmzalı Return To Montauk

Adı Teneke Trampet ile anılan usta yönetmen Volker Schlöndorff, yeniden Berlin’de ana yarışmada filmiyle yer alıyor. Filmin başrollerinde Stellan Skarsgard ile Homeland, Barbara, Phoenix’ten tanıdığımız Nina Hoss yer alıyor. Return to Montauk’un senaryosunu Schlöndorff, Max Frisch’in kısa bir öyküsünden esinlenerek Brooklyn’in senaristi Colm Toibin ile birlikte yazdı. Filmde kitabının tanıtımı için New York’a giden Alman bir yazarın eski sevgilisiyle karşılaşması ve çiftin hafta sonunu geçirmek üzere birlikte Montauk’a gitmeleri anlatılıyor.

Catherine Deneuve’ün Usta Oyunculuğuyla Midwife

Başrollerinde Marguerite’ten tanıdığımız Catherine Frot ile Catherine Deneuve’ün karşılıklı müthiş bir performans gösterdiği Midwife, Berlin Film Festivali’nde yarışma dışı gösteriliyor. Bir hastanede ebe olarak çalışan bir kadının babasının eski metresiyle dost olmasını anlatan film, yönetmen Martin Provost’un güçlü kadın portreleri çizdiği filmlerine yeni eklediği sarsıcı bir dram.

Karl Marx’ın Hayatına Raoul Peck’in Objektifinden Bakış: Young Karl Marx

İstanbul Film Festivali’nde ve Berlinale’de Raoul Peck’in iki filmi birden yer alıyor: Dünya prömiyerini Berlin Film Festivali’nde özel bir galada yapacak olan Young Karl Marx, 20. Yüzyılın en önemli filozoflarından Marx’ın gençlik yıllarını konu alıyor. Karl Marx’ın 1844’te, 26 yaşındayken Paris’e sürgüne gitmesiyle başlayan film, düşünürün daha sonra yakın dostu ve çalışma arkadaşı olacak Friedrich Engels’le tanışması ve birlikte komünizmin ve işçi hareketinin temellerini atışlarını anlatıyor. 2015’te İstanbul Film Festivali’ne konuk olan Haitili usta yönetmen Raoul Peck’in son filminde Marx rolünü Inglourious Basterds’dan tanıdığımız August Diehl üstleniyor.

A.B.D.’de Siyah Olmak Üzerine Bir Manifesto: I Am Not Your Negro

Ünlü yazar James Baldwin’in “Remember this House” başlıklı yayımlanmamış metni, Haitili yönetmen Raoul Peck’in yönetmenliğinde “A.B.D.’de zenci olmak” üzerine çarpıcı ve benzersiz bir manifestoya dönüşüyor. En İyi Belgesel dalında Oscar’a aday gösterilen I Am Not Your Negro, Baldwin’in suikasta kurban giden üç siyasetçi arkadaşı Malcolm X, Martin Luther King Jr. ve Medgar Evers’ın ardından kaleme aldığı metni, görselliğe döküyor. Berlin Film Festivali’nde Panorama Belgeseller bölümünde gösterilecek olan filmde Baldwin’in sözlerini Samuel L. Jackson seslendiriyor. I Am Not Your Negro, İstanbul Film Festivali’nde FACE İnsan Hakları Yarışması’nda yarışacak.

İspanya’nın Politik Hayatından Bir Ara Kesit: Politics, Instructions Manual

Politics, Instructions Manual, İspanya’da siyasi yapıyı temelinden değiştiren Podemos (Yapabiliriz) hareketinin kuruluşundan mecliste yer alışına varan süreci inceliyor. İspanya’daki ekonomik krizin etkileriyle başlayan halk hareketinin siyasi uzantısı olarak üç yıl önce kurulan Podemos Partisi’ni, strateji toplantılarından seçim kampanyalarına en içeriden adım adım takip ediyor. Filmekimi’nde gösterilen Güneşli Pazartesiler ve Mükemmel Bir Gün ile tanınan İspanyol sanatçı, yazar, çizer ve yönetmen Fernando León de Aranoa’nın son filmi Politics, Instructions Manual, dünya prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yaptı, Berlinale’de ise Panorama Belgeseller bölümünde gösterilecek.

 

Önceki makaleBacalaureat
Sonraki makaleJust la Fin du Monde
Sinemaya gönül veren bir grup sinefilin kurduğu Avrupa Sineması internet sitesi, Avrupa sinemasını daha geniş kitlelere tanıtmak ve bu filmlerle ilgili ufak da olsa bir tartışma ortamı yaratmak amacıyla kuruldu. Sitenin kuruluş amaçlarından biri de; tür sinemasını da yadsımadan, sinemanın sadece bir eğlence aracı olmadığının vurgusunu yapmak. Metin Erksan’dan bir alıntı yapacak olursak; bilimlerin ve sanatların varoluşlarının sınırları, geçmişin derinlikleri içindedir… Sinema bilim; sinema sanatı ve sinema bilimi kapsamında; sanatsal düşüncenin ve uygulamanın, sinemasal düşüncenin ve uygulamanın, yaratısal düşüncenin ve uygulamanın, görüntüsel düşüncenin ve uygulamanın, çekimsel düşüncenin ve uygulamanın, oluşumunu, gelişimini, dönüşümünü saptar ve oluşturur. Bu nedenle bizler de günümüzde çekilen filmler dışında, geçmişin derinliklerine doğru bir yolculuk yaparak; bu sanatı etkileyen filmleri ve yönetmenleri de tanıtmaya, eleştirmeye ve onların sinemayı nasıl algıladıklarını kavramaya gayret ediyoruz. Bir yandan da sinemanın diğer sanatlarla olan ilişkisini, filmler bağlamında tartışarak; sinemanın diğer sanatlardan ayrı düşünülemeyeceğini savunuyoruz. Bu amaçlarla, birbirinden farklı coğrafyalarda, farklı zamanlarda çekilmiş ve birbirinden farklı türlerde pek çok film eleştirisine yer vermeye çalışıyoruz. Sinemayı bir kültür olarak gören herkesin katılımına da açığız. Arzu edenler mail adresinden bizlere ulaşabilir, yazılarını paylaşabilir ve filmlerle ilgili görüşlerini iletebilir.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here