Ana sayfa 2000'ler 2008 Tatil Kitabı

Tatil Kitabı

1406
0

Tatil Kitabı

Seyfi Teoman’ın ilk uzun metrajlı filmi Tatil Kitabı, on yaşındaki bir çocuğun gözünden, hayata ve büyümeye dair sıcak olmasa da duyarlı bir öykü anlatıyor. Filmin “sıcak” veya “şirin” gözükmemesinin nedeniyse yönetmenin sömürüden uzak durmaya çalışması. Yönetmen, Silifke’de geçen hikayesini küçük Ali’nin gözünden ve onun dünyasından aktarmaya çalışıyor. Fransız sinemasında Jean Vigo zamanından beri süregelen ve François Truffaut gibi ustalarla da taçlandırılan bir geleneğin de Türkiye’deki yansımasını bizlere sunuyor.

Hayat, yetişkinlerin sırtına pek çok sorumluluk yükler. Yetişkin biri için her şeyden önce para kazanıp aileye bakma ve yaşamı devam ettirme zorunluluğu vardır. Hele de ailede okuyan çocuklar varsa, bu sorumluluk daha da artar. Ailenin yetişkin fertleri eve ekmek getirmenin yanında, çocuğun geleceği için de bir takım planlar yapmakla mükelleftir. Küçük şehirlerde ise, genelde çocuklar küçük yaşlarından itibaren baba mesleklerine yönlendirilir ve usta-çırak ilişkisine benzer bir ilişkiyle baba mesleği çocuğun da gelecekteki mesleği olur. Bu süreçte mutlak otorite her zaman babadır ve babanın sözünden dışarı çıkılmaz. Çünkü ailenin geçimini sağlayan ve aile fertlerinin geleceğini şekillendiren babadır. Tatil Kitabı’nın Veysel’i gibi büyüdükçe kendi istediklerini yapma içgüdüsü baskın gelen, amiyane deyimiyle “aklı artık ne yapacağına eren” gençler içinse; bu süreç oldukça sancılı geçer. Baba otoritesi ile kendi idealleri ve hayalleri arasında sıkışan gençlerin buruk hikayelerinden de nasiplenen Tatil Kitabı; otoriteyi sorgulamak için kullandığı bu yan hikayeye rağmen, merkezindeki küçük Ali’nin yaşantısıyla bu tür hikayelerden kendisini ayrıştırmayı başarır.

Yönetmen, otoriteyi ailenin askeri okulda okuyan büyük oğlu Veysel karakteriyle sorgular. Veysel’in amcası Hasan; ideallerinden vazgeçmek zorunda kalan, hayata yenik düşmüş ama hala gururundan ve inançlarından ödün vermeyen, elinde avucunda bir şey olmamasına karşın yaşamını kendi sınırları içinde kırgın ama mutlu sürdüren bir karakterdir. Veysel gibi yıllar önce Hasan’da otoriteye karşı gelmiş, ama onun isyanı başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu açıdan Hasan karakteri, ailenin anlamlandırılmasında önemli bir rol üstlenir. Hem otoriteye karşı çıkışın bir sonucu hem de idealler uğruna mücadele etme yolunda diğer iki kuşağın önderidir. Eksikliklerin ne olduğunu göstermesine karşın, kendisi bütün eksikleri de karakterinde barındırır. Okumak için büyük şehre gider, sonra okulu bırakır ve sevdiği kadınla evlenir. Daha sonra boşanır ve babasından kalan dükkanı işletmeye başlar. Herkes tarafından saygı duyulan biri olmasına karşın, tükürdüğünü yalamanın getirdiği ezikliği de üzerinde taşır. Bu, onun kaybettiği savaşın bedeli gibidir. Bu bedel de Veysel için bir “ağabey” tavsiyesine dönüşür.

Tatil Kitabı bir yanıyla baba otoritesini sorgularken, öte yanıyla da bir çocuğun gözünden yetişkinlerin dünyasını bizlere aktarır. Küçük Ali her ne kadar içine kapanık ve fazla konuşmayan bir çocuk olsa da, filmde onun gözü bizim gözümüz olur. Yetişkinlerin gözünden Ali’nin hayatı yerine; yönetmen, Ali’nin gözünden yetişkinlerin hayatını anlatmayı tercih eder. Çevresindeki yetişkinler Ali’nin ne söylediği sözleri dinler ne de onun isteklerine kulak asar. İşyerinde çalışanlardan biri kola ister misin diye sorar. Ali hayır der. Ama çalışan iki kola siparişi verir. Bu küçük mizansen aslında Ali’ye bakış açısını da ortaya koymak için yeterlidir. Kimse Ali’yi anlamak için bir çaba sarf etmez. Buna rağmen herkes ondan bir şey yapmasını ister. Okuldaki öğretmen kitap okumasını ister, evdeki baba yanında ticareti öğrenmesini ister. Annenin ise evdeki otoritenin yanında bir söz hakkı yoktur. Büyük oğlunun yitip gitmesini izlediği gibi küçük oğlunun da günden güne yalnız kalmasını izler. Bütün bu keşmekeş Ali’nin duyarlı ama sessiz bakış açısından yansıtılır. Ali’nin olup bitenler karşısındaki durumunu, yönetmen yine ufak ama anlamlı bir mizansenle ekrana taşır. Hastanede Ali’nin annesi ve amcası arasında bir konuşma yaşanır. Ali, ikilinin tam ortasındadır ve kafasını bir sağa bir sola doğru sürekli çevirerek olan biteni anlamaya çalışır. Bu, aslında Ali’nin yaşadıklarını ve onun içinde bulunduğu psikolojiyi de bizlere özetler. Çocukları, “küçük”ler diye ciddiye almayan, onlara söz hakkı vermeyen ve onların istediklerini umursamayan bir yetiştirme şeklinin de hüzünlü yansımasıdır.

On yaşındaki bir çocuğun çıkışsızlığını, çevresindeki yetişkinler tarafından hapsedilmesini ve küçük kaçışlarını anlatan Tatil Kitabı; yönetmenin karakterlerinin psikolojilerini dışarıya yansıtan kamera açıları ve mizansenleriyle de çok başarılı bir ilk film. Ufacık detaylarla sözel olarak anlatılması çok güç noktalara değiniyor. Kamera hareketleriyle o ufacık çocuğun koca bir alanda yalnızlığını öne çıkarıyor. İzleyende kesif bir yalnızlık hissi bırakıyor. Yetişkinlerin dünyasının ağırlığını, otoritenin gücünü, otoriteye karşı koymanın getirdiği izolasyonu, otoritenin devamlılığını ve mevcut düzenin çeşitli şekillerde kendini yeniden üretmesini çok güzel özetliyor. Üç ayrı kuşağa mensup erkek karakter hayat deneyimlerini birbirine aktarırken; öte yandan da büyüme, yabancılaşma, kapana kısılmışlık ve yalnızlık temaları da kaçınılmaz olarak öne çıkıyor. Kendi çocukluk anılarından da yararlanan yönetmen, hem hikaye anlatımıyla hem de kamerasıyla gelecek vaat eden bir yönetmen olduğunu kanıtlıyor.

Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com

Önceki makaleLa Haine
Sonraki makaleDead Snow
1983, İstanbul doğumlu. Lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Bölümü'nde yaptı. Altyazı dergisinde sinema eleştirileri yazmaya başladı. 2008’de Avrupa Sineması isimli web sitesini kurdu. 2011-2014 yılları arasında Hayal Perdesi dergisinde web sitesi editörlüğü yaptı ve derginin yayın kurulunda görev aldı. TÜRVAK bünyesinde çıkartılan Cine Belge isimli derginin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. 2012’den beri Sinematek Derneği’nde Film Analizi dersi veriyor. 2013-2019 yılları arasında Türk Sineması Araştırmaları (TSA) projesinde koordinatör yardımcılığı ve içerik editörü olarak görev yaptı. 2018-2020 yılları arasında İstanbul Şehir Üniversitesi'nde ders verdi. 2018-2021 yılları arasında Sinema Yazarları Derneği'nin (SİYAD) genel sekreterliğini üstlendi. Ayrıca Giovanni Scognamillo’nun Gözüyle Yeşilçam(2011), Sinemada Tarih Yazımı (2015), Erol Ağakay: Yeşilçam’a Adanmış Bir Hayat (2015), Oyuncu, Yönetmen, Senarist, Yapımcı Yılmaz Güney (2015)- Burçak Evren'le ortak-, Karanlıkta Işığı Yakalamak: Ahmet Uluçay Derlemesi (2016), Aytekin Çakmakçı: Güneşe Lamba Yakan Adam (2019), Osmanlı’da Sinematografın Yolculuğu (1895-1923) [2020], Derviş Zaim Sinemasına Tersten Bakmak (2021) – Tuba Deniz’le ortak-, Orta Doğu Sinemaları (2021) – Mehmet Öztürk’le ortak-, Türkiye’de Sanat Sineması (2022) isimli kitapları da bulunuyor.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here