Ana sayfa 2000'ler 2008 Derek

Derek

1021
0

İllüzyonlar çağında bir sanatçı …

Belgeselle ilgili konuşmadan önce bir noktayı açıklığa kavuşturmak gerekiyor: Derek, klasik anlamda bir belgesel değil. Derek Jarman’ın Caravaggio’sundaki rolüyle sinema kariyerine başlayan ve daha sonra yönetmenin favori oyuncularından biri haline gelen Tilda Swinton’ın anlatımı ve Jarman ölmeden önce onunla yapılan çeşitli röportajlar aracılığıyla ilerleyen ve yarı otobiyografik yarıda kurmaca olan Derek, bir ucuyla da 2.Dünya Savaşı’nın hemen sonundaki Avrupa’dan başlayarak, yaşlı kıtanın bugüne gelişine kadar geçirdiği değişimlere de ayna tutuyor. Özellikle İngiltere’nin savaş sonrası muhafazakarlaşan toplumsal yapısına, Punk akımının doğuşuna, Thatcher dönemine ve günümüz İngiltere’sine dair çok önemli bilgiler veriyor.

Derek, Derek Jarman’ın hayatına ve İngiltere’nin yaşadığı değişimlerle birlikte Tilda Swinton’la da ilgili önemli ipuçları vermekte. Swinton’ın Jarman’la birlikteliği sadece yönetmen-oyuncu birlikteliğiyle sınırlı kalmıyor. İkilinin aynı zamanda hayata, sanata, dünyada yaşanan gelişmelere ve hatta ölüme bile bakışlarında büyük paralellikler var. Swinton’ın aralarda parantezler açarak Jarman’ı anlattığı kısımlardan, aslında Swinton’ın dünyasıyla ilgili de önemli bilgiler edinebilirsiniz. Özellikle iki sanatçının da sanata ve dünyaya karşı olan o saf, el değmemiş, cesur ve çocuksu tavırlarındaki ortaklıklar oldukça dikkat çekici. Derek, bizlere Jarman’ın yaptığı işe sanat adını vermeden, hayata sezgisel olarak yaklaşımının ürünü olan yapıtlarının Swinton’da “okul piyesleri” hissi yaratması gibi algısal ve metafizik bir dünya yaratıyor. İşin güzel yanı ise, bu dünyayı yaratırken toplumsal gerçeklikten de kopmuyor.

Derek’in arka planı oldukça zengin ve yaşanan pek çok toplumsal değişim yönetmenin gözünden yansıtılıyor. 2. Dünya Savaşı sonrasında şiddetin ve kargaşanın boyunduruğundaki bir toplumda çocukluğunu geçiren Jarman, bu dönemdeki şiddeti ve katı toplumsal normları keskin gözlemleriyle bizlere aktarıyor. Katolik okulunda geçirdiği yılların bütün yaşamını etkilediğinden, gittikçe muhafazakarlaşan bir toplumsal yapı oluştuğundan ve Punk hareketinin aslında bu muhafazakarlığa bir tepki olarak doğduğundan bahsediyor. Dönemin eşcinsel hareketlerini, genel olaylar kadar yer altı kültüründe yaşanan ve basına çoğunlukla yansımayan olaylara da değinilerde bulunuyor. Tabii ki bütün bunlar anlatılırken, dönemin sinemasal oluşumları, resimden nasıl sinemaya geçtiği ve filmlerini ne amaçla çektiğinden de bahsediyor Jarman.

Bugün çok sevdiğiniz ve yapıtları kadar, sanata ve dünyaya bakışı da sizinle ortak olan bir sanatçı düşünün ve onun belgeselini çekmeyi hayal edin. Derek’te işte tam böyle bir belgesel. Swinton’ın Derek Jarman’la olan ortak farkındalıklarına vurguda bulunan, bunu yaparken de toplumsal gerçeklikten kopmayan, kişisel olduğu kadar da bilgilendirici bir çalışma. Derek Jarman’ı hiç tanımasanız da hiç sevmeseniz de, geçtiğimiz yüzyıl yaşanan büyük toplumsal değişimlerin kökenini ve nelerin ne yönde geliştiğini, daha doğrusu gerilediğini görmek adına oldukça faydalı bir deneyim. Tilda Swinton’ın sonda söylediği gibi, biz illüzyonlar çağında yaşıyoruz. Bu noktaya gelene kadar nasıl değişim gösterdiğimiz ise Derek’te açık seçik belli oluyor sanırım.

Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com

Önceki makaleKamera-Kalem
Sonraki makaleA Heart in Winter
Sinemaya gönül veren bir grup sinefilin kurduğu Avrupa Sineması internet sitesi, Avrupa sinemasını daha geniş kitlelere tanıtmak ve bu filmlerle ilgili ufak da olsa bir tartışma ortamı yaratmak amacıyla kuruldu. Sitenin kuruluş amaçlarından biri de; tür sinemasını da yadsımadan, sinemanın sadece bir eğlence aracı olmadığının vurgusunu yapmak. Metin Erksan’dan bir alıntı yapacak olursak; bilimlerin ve sanatların varoluşlarının sınırları, geçmişin derinlikleri içindedir… Sinema bilim; sinema sanatı ve sinema bilimi kapsamında; sanatsal düşüncenin ve uygulamanın, sinemasal düşüncenin ve uygulamanın, yaratısal düşüncenin ve uygulamanın, görüntüsel düşüncenin ve uygulamanın, çekimsel düşüncenin ve uygulamanın, oluşumunu, gelişimini, dönüşümünü saptar ve oluşturur. Bu nedenle bizler de günümüzde çekilen filmler dışında, geçmişin derinliklerine doğru bir yolculuk yaparak; bu sanatı etkileyen filmleri ve yönetmenleri de tanıtmaya, eleştirmeye ve onların sinemayı nasıl algıladıklarını kavramaya gayret ediyoruz. Bir yandan da sinemanın diğer sanatlarla olan ilişkisini, filmler bağlamında tartışarak; sinemanın diğer sanatlardan ayrı düşünülemeyeceğini savunuyoruz. Bu amaçlarla, birbirinden farklı coğrafyalarda, farklı zamanlarda çekilmiş ve birbirinden farklı türlerde pek çok film eleştirisine yer vermeye çalışıyoruz. Sinemayı bir kültür olarak gören herkesin katılımına da açığız. Arzu edenler mail adresinden bizlere ulaşabilir, yazılarını paylaşabilir ve filmlerle ilgili görüşlerini iletebilir.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here