Ana sayfa 2010'lar 2011 Take Shelter

Take Shelter

1126
0

take-shelter
Bir kasabada eşi ve sağır kızıyla yaşayan kendi halinde bir aile babası olan Curtis (Michael Shannon), gördüğü kötü rüyalar üzerine evinin yanına bir kasırga sığınağı yapmaya karar verir. Çünkü rüyaları, çok kötü sonuçları olacak büyük bir kasırgayla ilgilidir. Bu uğurda sevdiklerini ve kasaba halkını karşısına alacaktır. Öte yandan annesi 30’undan sonra şizofren olmuştur ve Curtis de ona benzeyeceğinden korkmaktadır. Kabuslarını bu genetik şizofreniye dayandırmak istemez ama her şeye rağmen ailesini koruma güdüsüyle saplantı haline getirdiği sığınak fikrini hayata geçirmeye kararlıdır.

2007’de yazıp yönettiği ilk filmi Shotgun Stories ile 2008’de Özgür Ruh ve Seattle’da Yeni Amerikan Sineması Büyük Ödülü gibi ödüller kazanan Jeff Nichols’ün yeni filmi Take Shelter, yönetmenin kırılgan, sıkıntılı ve gerilimli tarzını aynen koruduğu, hatta bir adım ileri götürdüğü olgun bir yapım. Curtis’in kabuslarından ve şizofren annesine benzeme korkusundan dolayı takıntı yaptığı sığınak düşüncesini uygularken yaşadığı maddi manevi zorluklar senaryoyu şekillendiriyor. Koruma duygusunu sembolize eden sığınak, Curtis’in hassaslaşan ruh halinin ve çok sevdiği ailesinin sığınacağı bir nesneye dönüşüyor. Onun kasırga (kıyamet) öngörüsünün neden olduğu mesih algısı, kiliseyle arası pek iyi olmayan Curtis’i daha gerçekçi bir duruşla takas etse de, sadece kabuslarına dayanarak bu denli ısrarcı olmasının yarattığı güven bunalımı filmin tansiyonunu yavaş yavaş yükseltiyor.

Bu ısrarıyla köyün delisi durumuna düşen Curtis, kilisede dua etmek yerine kurtuluşu tüm maddi ve manevi sıkıntıları göz önüne alarak bir sığınak inşa etmekte buluyor. Haliyle muhafazakâr çoğunluğun kaderci maneviyatlarının karşısında duran tedbirli bir figüre dönüşüyor. Ama bir süre sonra karısıyla ilişkileri bozulmaya, en iyi arkadaşını, işini ve itibarını kaybetmeye başlayınca kendi akıl sağlığından da şüphe etmesi kaçınılmaz oluyor. Bu bağlamda filmin korumacı, kaderci, çevreci, gizemli her türlü mesajı kendine serbest yaşam alanı buluyor. Konu farklılığı olsa da, Shotgun Stories’in insani yönüyle ortak noktalar yakalamayı kolaylaştıran samimiyetini Take Shelter’da sezmek mümkün.

Jeff Nichols’ün Shotgun Stories’de benimsediği biçim, temposunu bilinçli olarak kontrolü altında tutan, nereden nasıl yükseleceğini bilen, aşırıya kaçmadan aşırılıkları hissettirebilen sakinlikte aynen sürüyor. Geleceği meçhul kasırganın muğlak gerilimi finale doğru beklentilere ters köşe yapıp, finalde asıl sakladığı mesajı ortaya çıkarınca filmin basit görülen niyetinin altından yine basit, ama ürkütücü bir başka karmaşa daha çıkıyor. Shotgun Stories’in de görüntü yönetmenliğini yapmış Adam Stone’un görkemli çekimleriyle seyirciye ince ince işlenen duygular Nichols’un işini kolaylaştırıyor. Ve yine Shotgun Stories’de başrolde izlediğimiz Michael Shannon, Curtis rolüyle son yılların yükselen aktörlerinden biri olduğunun altını tekrar çiziyor. Benzer roller içinde görülüyor olsa da 2011’e fırtına gibi giren Jessica Chastain’in varlığı, Curtis’in karşısında ihtiyacı hissedilen fedakâr, sabırlı ve sorgulayan bir karakter ihtiyacını karşılıyor. Gerek bu oyuncuları, gerekse Jeff Nichols’ün senaryo ve yönetmenliğiyle pek çok bağımsız festivalden onlarca ödülle dönen Take Shelter’da, insanın doğayla olan yaşam mücadelesinin evrensel boyutları dramatik bir varoluş temelinde kimliğini buluyor.

Osman Danacı
odanac@gmail.com

Önceki makaleTinker Tailor Soldier Spy
Sonraki makaleWe Are What We Are
İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu. Sinema, müzik ve edebiyat, ilgi alanı olmaktan öteye geçmiş, yaşam biçimi olmuş. Geçmişinde radyo programı, bir gazetenin Pazar ekinde albüm eleştirmenliği ve amatör fotoğrafçılık yapmışlığı var. Öğrenciyken Shakespeare, Wordsworth, Austen, Hardy, Lawrence okumanın, Virginia Woolf üzerine bitirme tezi vermenin, önüne gelen her albümü dinlemenin, özellikle 80'leri ve 90'ları türlü komikliği ve dramatikliğiyle yaşamanın sonucu doğan yazma ihtiyacını sinema ve müziğin bünyesinde anlamlandırmaya çalışıyor.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here