Ana sayfa Elestiri 41. İstanbul Film Festivali Film Önerileri

41. İstanbul Film Festivali Film Önerileri

513
0

Masumlar (Du Uskyldide)

Yetişkinler için, çocukların dehşet verici gizli dünyalarına bir yolculuk vaat eden Masumlar, Kuzeyin aydınlık yaz mevsiminde geçiyor ve büyüklerin bakmadığı, görmediği anlarda dört çocuğun oyun oynarken karanlık, doğaüstü güçlerinin ortaya çıkıp gizemli ve ürkütücü olaylara yol açmalarını anlatıyor.

Kerr

Can, babasının cenazesi için geldiği kasabada bir cinayete tanık olur. Polis, ifadesinin alınmasının ardından kasabadan ayrılmasına izin vermez. Babasının bakıcısı, gizemli bir kadınla birlikte onun tuhaf arkadaşları ile tanışan Can’ın kapana kısılıp kaldığı, kuduz köpekler nedeniyle karantina altına alınan kasabada acayip şeyler yaşanmaya başlamıştır. Daha da garibi Can babasının terzi dükkânında katille yeniden karşılaşır ve büyük bir korkuya kapılır. Bilinmeyen bir suçla itham edildiğini öğrendiğinde Can iyice dehşete düşer ve başka çaresi kalmadığından kasabadan kaçmaya karar verir. Ancak bütün yollar kesilmiş ve artık tüm ülkede sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Çıkışı olmayan bir arafa dönüşen kasaba neredeyse bir deliliğin eşiğine gelmiştir.

Birlikte Öleceğiz

Birbirlerini çok sevmekle beraber, birbirlerine hiç kimsenin çektirmediği kadar acı çektiren bir çift. Bir tarafta cilt doktoru olarak çalıştığı devlet hastanesinde boğulan ve her konuda kendini suçlamaktan vazgeçemeyen Mazhar, diğer tarafta mutluluğu da hüznü de sınırlarda, müzik ve yazıyla yaşayan Ece. Tüm güzellik ve çirkinliğiyle onları yalnız bırakmayan İstanbul’da, varlıklarını sürdürebilmek için hem kendileri hem de çalkantısında gitgide boğuldukları şehirleriyle mücadele eden çiftin tek sığınağı, yine birbirlerine duydukları derin aşk.

Sönmüş Hayaller (Illusions Perdues)

Her şeyin alınabileceği ya da satılabileceği bir insanlık komedisi, basın gibi edebi başarı, duygular gibi siyaset, ruhlar gibi itibar… Lucien 19. yüzyıl Fransa’sında tanınmamış genç bir şairdir. Büyük umutları vardır ve kendi kaderini tayin etmek istemektedir. Lucien, sanatını destekleyen kadın koruyucusunun koluna girer ve büyük şehir Paris’te şansını denemek üzere ailesini taşrada bırakır. Çok geçmeden bu muhteşem şehirde kendi başına kalan genç adam, kâr ve gösteriş üzerine kurulmuş bu dünyada perdelerin ardında neler olup bittiğini keşfedecektir. Honoré de Balzac’ın aynı adlı romanından uyarlanan Sönmüş Hayaller, Fransa’nın en şöhretli oyuncularının yer aldığı parlak kadrosuyla dünya prömiyerini 2021 Venedik Film Festivali’nde gerçekleştirdi.

Bıçağın İki Yüzü (Avec Amour et Acharnement)

İngilizce adını Tindersticks’in film için besteledikleri parçadan alan Bıçağın İki Yüzü, tutkulu bir aşk üçgenini konu alıyor. Üçgenin üç köşesinde Fransız sinemasının üç usta oyuncusu var: Juliette Binoche, Parisli radyo programı sunucusu Sara rolünde; emekli spor yıldızı sevgilisi Jean rolünde Vincent Lindon; Sara’nın Jean uğruna terk ettiği eski sevgilisi François rolünde de Grégoire Colin. Bir sabah (tesadüfen?) Sara ile François’nın yolları kesişir. Sara, hayatının aniden değişebileceği hissine kapılır ve sonrasında işler çığırından çıkar.

Günbatımı (Sundown)

Michel Franco’nun 2021 İstanbul Film Festivali programında yer alan çokça tartışmalı Nuevo orden / Yeni Düzen’in ardından çektiği Günbatımı, ilk gösterimini Venedik Film Festivali’nde yaptı. Yeni Düzen’in aksine, bu hikâye cennetvari Acapulco’da tatil yapan varlıklı bir adam, bir kadın ve iki genci izliyor. Tatil bir yere kadar sakin ve keyifli geçiyor, ta ki alınan bir haber ailenin huzurunu bozana kadar. Kimsenin ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını fark ediyoruz; kişisel gerginlikler yükselirken, Michel Franco’nun filmlerinde hissetmeye alıştığımız toplumsal huzursuzluk, sürekli sürprizlerle bizi şaşırtan Günbatımı’nda da derinden yüzeye çıkıyor.

Yaşamaya Bak (C’mon C’mon)

Olağanüstü performanslarıyla dokunaklı, insanın içini ısıtan bir yol hikâyesi sunan Yaşamaya Bak, kendilerini bir anda Los Angeles’tan New York’a, oradan da New Orleans’a seyahat ederken bulan radyo muhabiri Johnny ile küçük yeğenini ülke boyu süren bu yolculukta izliyor. Johnny’yi canlandıran Joaquin Phoenix’e, Transparent ve Girls adlı dizilerdeki rolleriyle üç Emmy adaylığı bulunan Gaby Hoffman da eşlik ediyor.

İyi Patron (El Buen Patron)

Usta İspanyol yönetmen Fernando Léon De Aranoa’nın yeni filmine adını veren “iyi patron” Blanco’yu Javier Bardem canlandırıyor. İspanya’nın taşra kentlerinden birinde sanayi tipi tartılar üreten Básculas Blanco adlı şirket, Mükemmeliyet Sertifikası alıp alamayacaklarına karar verecek bir komitenin ziyaretini beklemektedir. Denetim vakti geldiğinde her şey kusursuz olmalıdır. Zamana karşı yarış devam ederken şirketin sahibi Blanco elemanlarına dair duyduğu rahatsızlıkları gidermek için tüm şartları zorlayacak, süreç boyunca aşılmadık sınır bırakmayacaktır.

Yansıma (Vidblysk)

2020’de Atlantis ile İstanbul Film Festivali’nde Uluslararası Yarışma’nın büyük ödülü Altın Lale’yi kazanan Ukraynalı yönetmen Valentyn Vasyanovych, son filminin dünya prömiyerini 2021 Venedik Film Festivali’nde gerçekleştirdi. Yeniden ülkesinin Rusya’yla savaşına eğilen Vasyanovych, travmanın toplumda bıraktığı derin izleri bu kez daha kişisel bir düzeyde, ailesiyle bağlarını yeniden kurmaya çalışan bir cerrahın gözünden izliyor. Yönetmenliği, görüntü yönetmenliği ve kurgusu Vasyanovych tarafından üstlenilen Yansıma’nın kahramanı Ukraynalı cerrah Serhiy, Rus güçlerine tutsak düştükten sonra salıverilir. Mütevazı evine dönüp eski eşiyle kızına kavuşsa da gördükleri ve yaşadıklarından sonra yeniden insan olmayı hatırlaması zaman alacaktır.

Titanik’i Seyretmek İstemeyen Kör Adam (Sokea Mies, Joka Ei Halunnut Nähdä Titanicia)

Kör bir adamın perspektifinden çekilmiş, etkileyici, mizahi, sıcacık bir film; sevdiği kadına kavuşmak için türlü badireler atlatmak zorunda kalan bir adam hakkında sıradışı bir aksiyon-gerilim. Tekerlekli sandalyeye mahkûm, engelli ve kör sinema tutkunu Jaakko, meşhur Titanik filmini seyretmeyi inatla reddeder. Uzakta yaşayan büyük aşkı Sirpa aldığı bir haberle sarsıldığında, acilen onun yanına gitmeye karar verir fakat bunun için yolculuğunun beş farklı aşamasında beş yabancının yardımına muhtaçtır: Evden taksiye, taksiden istasyona, istasyondan trene, trenden taksiye ve taksiden de nihayet Sirpa’ya…

Bir Evlilik Hikayesi

Ildikó Enyedi’nin Beden ve Ruh’tan sonra merakla beklenen yapıtı Bir Evlilik Hikâyesi, ilk gösterimini Altın Palmiye için yarıştığı 2021 Cannes Film Festivali’nde yaptı. 1920’lerde bir gün, bir meyhanede, sert mizaçlı Hollandalı gemi kaptanı Jakob Störr içeri giren ilk kadınla evleneceğine dair bahse girer. İçeri giren Lizzy, onun büyük aşkı olur. Milán Füst’ün Macaristan’da çok sevilen kült romanından beyazperdeye aktarılan Bir Evlilik Hikâyesi ile Enyedi, ilk kez bir edebiyat uyarlamasına imza atıyor. Enyedi’ye göre “Bu film aşk, tutku, dram, macera, yani hayatın bin bir rengi hakkında: Erkek olmaya, kadın olmaya, insan olmaya dair utanmazca duygusal bir hikâye anlatıyor”.

Earwig

Earwig daha açılış jeneriğinden izleyiciyi bir tür transa, rüyaya, kâbusa ya da bir hipnoz ışığını takip etmeye çağırıyor. 20. yüzyılın ortalarında Avrupa’da bir yerde, Albert, buzdan dişleri olan Mia’nın bakımından sorumludur. Mia, kepenklerin her zaman kapalı olduğu dairelerini asla terk etmez. Düzenli olarak telefon açan Efendi, Albert’ten Mia’nın sağlık durumunu öğrenir. Sonra bir gün, Efendi Albert’e çocuğu yolculuğa hazırlaması talimatını verir. Heykeltıraş, şair ve romancı Brian Catling’in kitabından uyarlanan Earwig, Lucile Hadzihalilovic’in gizemli ve düşsel dünyasından uzun süre saklanmış sırlara ve yeniden uyanan anılara dair büyüleyici bir masal: “Kâbuslarımızı alt edebileceğimizi sanmıyorum, ama belki sinema onları büyütebilir, arıtabilir ve onlardan zevk almamıza yardımcı olabilir.”

Aracı (The Middle Man)

Ölümden geçimini sağlamak zordur, Amerikan orta batısındaki küçük Karmack kasabası hesabına çalışan Frank Farrelli için özellikle zordur. Frank’in aracı olarak görevi, Karmack halkına kötü haberleri iletmektir, çünkü kasaba sakinlerinin artık bunu kendileri yapmaya halleri kalmamıştır. Lars Saabye Christensen’in 2012 tarihli romanı Sluk’tan uyarlanan Aracı, üst üste kaza, ölüm ve talihsiz olayların yaşandığı küçük bir kasabada geçen kara mizahlı bir sosyal hiciv.

Çizgi (La Ligne)

Home / Yuva ve Sister / Yukarıdaki Çocuk filmlerinin yönetmeni Ursula Meier, 2022 Berlin Film Festivali’nde yarışan yeni filmiyle festivalde. Annesiyle yaşadığı sert bir tartışmanın ardından önceden de şiddet eğilimi olan Margaret’a duruşmaya dek uzaklaştırma kararı verilir: Üç ay boyunca annesiyle irtibata geçemeyecek, ailesinin evine 100 metreden fazla yaklaşamayacaktır. Kardeşi Marion, evleri etrafına bu sınırı temsil edecek bir çizgi çekmesi için anneleri tarafından görevlendirilir. Ancak bu ayrılık Margaret’in ailesine yakın olma isteğini artırmaktan başka bir işe yaramayacak, o da her gün, kendini bu geçit vermeyen sınırın önünde bulacaktır. Çizgi, hayatımızı sınırlayan görünür ve görünmez çizgilere meydan okuyor; Meier’in deyişiyle “Bu çizgilere ihtiyacımız var, ama onların ötesine de geçebilmeliyiz.”

Ovadaki Yangın

Görüntü yönetmenliğinden gelen Zhang Ji’nin ilk yönetmenlik denemesi Ovadaki Yangın, 1990’ların sonunda Çin’in yoksul, sanayileşmiş kuzeydoğusunda geçen, karmaşık romantik bir polisiye, heyecan verici bir kara film. Ovadaki Yangın, zengin delikanlı Shu’ya âşık olan emekçi sınıfından liseli Li Fei’nin hayatlarını bir dizi cinayetin gölgesinde izliyor. Berbat hava, kapanan fabrikalar yüzünden moraller zaten bozukken işlenen bir dizi cinayetle şehir iyice sarsılır. Sekiz yıl sonra, kurbanlardan birinin yakını olan genç bir polis memuru soruşturmayı yeniden açmaya karar verir. Geçen zaman herkesi ve her şeyi değiştirmiştir. Genç yazar Shuang Xuetao’nun Ovadaki Musa adlı popüler romanından uyarlanan Ovadaki Yangın ilk gösterimini San Sebastian Film Festivali’nin ana yarışma bölümünde yaptı.

 

Önceki makaleThe Tragedy of Macbeth
Sonraki makale29. Adana Altın Koza Film Festivali Değerlendirmesi
1983, İstanbul doğumlu. Lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Bölümü'nde yaptı. Altyazı dergisinde sinema eleştirileri yazmaya başladı. 2008’de Avrupa Sineması isimli web sitesini kurdu. 2011-2014 yılları arasında Hayal Perdesi dergisinde web sitesi editörlüğü yaptı ve derginin yayın kurulunda görev aldı. TÜRVAK bünyesinde çıkartılan Cine Belge isimli derginin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. 2012’den beri Sinematek Derneği’nde Film Analizi dersi veriyor. 2013-2019 yılları arasında Türk Sineması Araştırmaları (TSA) projesinde koordinatör yardımcılığı ve içerik editörü olarak görev yaptı. 2018-2020 yılları arasında İstanbul Şehir Üniversitesi'nde ders verdi. 2018-2021 yılları arasında Sinema Yazarları Derneği'nin (SİYAD) genel sekreterliğini üstlendi. Ayrıca Giovanni Scognamillo’nun Gözüyle Yeşilçam(2011), Sinemada Tarih Yazımı (2015), Erol Ağakay: Yeşilçam’a Adanmış Bir Hayat (2015), Oyuncu, Yönetmen, Senarist, Yapımcı Yılmaz Güney (2015)- Burçak Evren'le ortak-, Karanlıkta Işığı Yakalamak: Ahmet Uluçay Derlemesi (2016), Aytekin Çakmakçı: Güneşe Lamba Yakan Adam (2019), Osmanlı’da Sinematografın Yolculuğu (1895-1923) [2020], Derviş Zaim Sinemasına Tersten Bakmak (2021) – Tuba Deniz’le ortak-, Orta Doğu Sinemaları (2021) – Mehmet Öztürk’le ortak-, Türkiye’de Sanat Sineması (2022) isimli kitapları da bulunuyor.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here