Ana sayfa 2000'ler 2007 California Dreamin’

California Dreamin’

1379
0

 

California Dreamin'

California Dreaming diğer Romen filmlerine nazaran daha dağınık ve içine girmesi daha zor bir film. Üstelik yönetmenin kimi sekanslarda deneysele varan kamera kullanımı ve olmadık kamera açıları da filmin izlenirliğini azaltıyor. Konu olarak da biçimsel özellikleri gibi diğer Romen filmlerinden ayrışıyor. Hikayesine 2.Dünya Savaşı ile ilgili siyah-beyaz kısımlardan başlayan California Dreaming, daha sonra merkezine NATO’nun Yugoslavya’ya müdahale ettiği dönemi alıyor. Bu dönemde NATO’nun Yugoslavya’ya yapacağı operasyonlarda kullanılmak üzere mühimmat taşıyan Amerikan vagonu Romen bürokrasisine takılıyor ve şehirden geçemiyor. Burada tıkılıp kalan Amerikalılar bir yandan şehirde har vurup harman savururken, öte yandan da şehirden çıkmak için her türlü yolu deniyor.

Geniş bir arka plan yaratarak Amerika’yı ve Amerika’nın politikalarını eleştiren California Dreaming, bunu yaparken de satirik eleştirisini sadece Amerika’yla sınırlı bırakmıyor. Ülkesinin yıllarca dış ülkelerin kendilerini kurtarmasını bekleyen teslimiyetçi politikasına ve güçlünün güçsüzü ezdiği küresel düzene de eleştiri oklarını çeviriyor. Henüz yirmi dokuz yaşında olan bir yönetmenin bu konulara yönelmesi şaşırtıcı olmasa da, yarattığı atmosfer ve derinlikli bakış açısı oldukça şaşırtıcı. Bir yandan siyasi ve eleştirel bir yandan da oldukça insancıl ve hümanist. Özellikle hikayenin Romanya ayağında, tren istasyonun müdürü olan Doiaru’nun geçmişinden kopamayışı, geçmişin travmalarını hala atlatamayışı ve kızıyla bir türlü iletişim kuramayışı oldukça hüzünlü. Onun geçmişten kopamayan, inatçı ve doğrucu yanı filmin finalinde onun sonunu hazırlasa da, bu karakter bir prototipe hiçbir zaman dönüştürülmüyor. İnsancıl yanını sürekli koruyan, Amerikalılara inanmasa da onlarla iletişim kurmaktan çekinmeyen, onlara elinden geldiğince yardımcı olan Doiaru, daha sonra bizzat Amerikalılar tarafından tu kaka ilan ediliyor. Bu ironinin oluşmasında yıllardır uyutulan ve teslimiyetçi bir politika tarafından sindirilen halkında rolü büyük. Klasik bir üçüncü dünya ülkesi vatandaşı gibi Amerikan hayatına büyük özenti içinde olan halk, California Dreaming dinleyerek ülkeyi terk etmeyi düşünen gençler ve bir anlık gafletle yapılan, geri dönüşü olmayan hatalar… Çabuk yükselişler ve ani düşüşler…

Barış Saydam

bar_saydam@hotmail.com

Önceki makaleBad Timing
Sonraki makaleCombien tu m’aimes?
1983, İstanbul doğumlu. Lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Bölümü'nde yaptı. Altyazı dergisinde sinema eleştirileri yazmaya başladı. 2008’de Avrupa Sineması isimli web sitesini kurdu. 2011-2014 yılları arasında Hayal Perdesi dergisinde web sitesi editörlüğü yaptı ve derginin yayın kurulunda görev aldı. TÜRVAK bünyesinde çıkartılan Cine Belge isimli derginin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. 2012’den beri Sinematek Derneği’nde Film Analizi dersi veriyor. 2013-2019 yılları arasında Türk Sineması Araştırmaları (TSA) projesinde koordinatör yardımcılığı ve içerik editörü olarak görev yaptı. 2018-2020 yılları arasında İstanbul Şehir Üniversitesi'nde ders verdi. 2018-2021 yılları arasında Sinema Yazarları Derneği'nin (SİYAD) genel sekreterliğini üstlendi. Ayrıca Giovanni Scognamillo’nun Gözüyle Yeşilçam(2011), Sinemada Tarih Yazımı (2015), Erol Ağakay: Yeşilçam’a Adanmış Bir Hayat (2015), Oyuncu, Yönetmen, Senarist, Yapımcı Yılmaz Güney (2015)- Burçak Evren'le ortak-, Karanlıkta Işığı Yakalamak: Ahmet Uluçay Derlemesi (2016), Aytekin Çakmakçı: Güneşe Lamba Yakan Adam (2019), Osmanlı’da Sinematografın Yolculuğu (1895-1923) [2020], Derviş Zaim Sinemasına Tersten Bakmak (2021) – Tuba Deniz’le ortak-, Orta Doğu Sinemaları (2021) – Mehmet Öztürk’le ortak-, Türkiye’de Sanat Sineması (2022) isimli kitapları da bulunuyor.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here