Ana sayfa 2000'ler 2008 Mancora

Mancora

1085
0


Bir yol filmi, bir aşk öyküsü, insanın içine işleyen bir serüven: Ricardo de Montreuil’in zengin bir atmosfere sahip filmi Máncora yalnızca kendini izlettirmekle kalmıyor, izlenileni hissettiren bir sinema şöleni sunuyor. Oyuncu kadrosunun mükemmelliğinden tutun, zengin mekân sayısıyla hırçın dalgaları yüzünüzde hissettirerek, yasak arzuların sarhoş edici öyküsünü anlatan Peru’nun güzel sahillerine doğru enfes bir yolculuğa çıkarıyor.

Kısa süre önce intihar eden babasının ölümünü atlatmaya çalışan Santiago, kışların çok sert geçtiği başkent Lima’dan bir doğa harikası olan sahil kasabası Máncora’ya kaçmaya karar verir. Tam yolculuğu arifesinde üvey kızkardeşi Ximena ve onun ukala kocası Inigo beklenmedik bir şekilde kendisini ziyarete gelir. Üçlümüz depoyu tamamen doldurarak Máncora yolunda ilerlerken yolda karşılaştıkları aykırı bir otostopçuyu da arabaya alır. Sahil kasabasına vardıklarında kendilerini salıverirler ve grup içinde oluşan duygusal elektriklenmeler grubu dağılma noktasına getirir.

Ricardo de Montreuil’in ikinci filmi olan Máncora göz kamaştırıcı bir film olmasının yanında, çiçeği burnunda aktörler Elsa Pataky, Jason Day ve Enrique Murciano için de kendilerini gösterme adına harikulade bir fırsat oluyor. Film, sert yapısı ve neredeyse insanın içine nüfuz eden çekimleriyle tam anlamıyla bir sinema şöleni sunuyor. Görüntü kalitesi, arka fondaki müziği ve büyüleyici çekim mekânlarıyla Máncora, sinemada ender görülür bir dünyaya doğru tutkulu bir yolculuğa çıkartırken, aynı zamanda sinemada sesini yeni yeni duyuran kışkırtıcılık akımını da oldukça isabetli bir şekilde gözler önüne seriyor.

Önceki makaleThe Rest is Silence
Sonraki makaleWalking Too Fast, Czech Lions Ödüllerine Damgasını Vurdu
Sinemaya gönül veren bir grup sinefilin kurduğu Avrupa Sineması internet sitesi, Avrupa sinemasını daha geniş kitlelere tanıtmak ve bu filmlerle ilgili ufak da olsa bir tartışma ortamı yaratmak amacıyla kuruldu. Sitenin kuruluş amaçlarından biri de; tür sinemasını da yadsımadan, sinemanın sadece bir eğlence aracı olmadığının vurgusunu yapmak. Metin Erksan’dan bir alıntı yapacak olursak; bilimlerin ve sanatların varoluşlarının sınırları, geçmişin derinlikleri içindedir… Sinema bilim; sinema sanatı ve sinema bilimi kapsamında; sanatsal düşüncenin ve uygulamanın, sinemasal düşüncenin ve uygulamanın, yaratısal düşüncenin ve uygulamanın, görüntüsel düşüncenin ve uygulamanın, çekimsel düşüncenin ve uygulamanın, oluşumunu, gelişimini, dönüşümünü saptar ve oluşturur. Bu nedenle bizler de günümüzde çekilen filmler dışında, geçmişin derinliklerine doğru bir yolculuk yaparak; bu sanatı etkileyen filmleri ve yönetmenleri de tanıtmaya, eleştirmeye ve onların sinemayı nasıl algıladıklarını kavramaya gayret ediyoruz. Bir yandan da sinemanın diğer sanatlarla olan ilişkisini, filmler bağlamında tartışarak; sinemanın diğer sanatlardan ayrı düşünülemeyeceğini savunuyoruz. Bu amaçlarla, birbirinden farklı coğrafyalarda, farklı zamanlarda çekilmiş ve birbirinden farklı türlerde pek çok film eleştirisine yer vermeye çalışıyoruz. Sinemayı bir kültür olarak gören herkesin katılımına da açığız. Arzu edenler mail adresinden bizlere ulaşabilir, yazılarını paylaşabilir ve filmlerle ilgili görüşlerini iletebilir.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here