Ana sayfa 2010'lar 2011 Colombiana

Colombiana

1211
0


Kolombiya’nın suç baronlarından Don Luis ile ihtilafa düşen bir başka çete lideri Fabio’nun karısıyla beraber 9 yaşındaki kızları Cataleya’nın gözleri önünde katledilmelerinden sonra küçük kız Chicago’daki amcası Emilio’nun yanına sığınır. 15 yıl sonra intikam yemini etmiş bir şekilde profesyonel katile dönüşen Cataleya, bir yandan amcasının ayarladığı milyon dolarlık suikast işleri çevirirken, bir yandan da amcasından habersiz biçimde Don Luis’in dikkatini çekmeye çalışan cinayetler işlemektedir. Olaylar gelişir. Aslında bu gelişme hiçbir sürpriz içermeyen, artık ezberlenmiş formüller üzerinden sonuca ulaşır. İyiler kazanır, kötüler belâsını bulur. Transporter 3’ün ardından yine bir araya gelen Luc Besson, Robert Mark Kamen, Olivier Megaton üçlüsü, Besson’un son yıllarda ipini kopardığı aksiyon prodüksyonlarına bir yenisini eklemekten başka bir iş çıkarmıyorlar.

Colombiana, senaryo kankaları olan Besson ve Kamen’in bugüne dek yazdıkları The Fifth Element, Kiss Of The Dragon, Transporter 1-2-3, Taken gibi filmlerden irili ufaklı izler taşıyor. Tabiî Besson klâsikleri Nikita ve Léon’u da unutmamak lazım. Sözünü ettiğimiz son dönem Besson işleri, soluksuz aksiyon görmek için bilet alan veya evde abur cubur eşliğinde ekran karşısındaki yerini alan seyircileri yarı yolda bırakmayan türden. Bunun bilincindeki kurt sinemacı adeta seri üretime geçmiş biçimde eski ürünlerinden devşirme senaryoları farklı yönetmenlere çektirmekte. Arada Taken gibi sağlam aksiyonlar çıktığı sürece tür sevenlerin bu duruma pek itirazı olmaz.


Besson ve ekibinin bunca filmden sonra “bizde mantık aramayın” mesajını hâlâ alamamış kitlenin 9 yaşındaki bir kız çocuğunun türlü yöntemlerle mafyadan kaçma, hapisteki infaz, Karayipler’deki villa baskını SWAT’ın elinden kurtulma gibi sahneleri uzun uzadıya tartışmaları tuhaf kaçıyor. Bu sahneleri bir çizgi film, bir anime edasıyla izlediğinizde çoğu zaman keyif bile alabilirsiniz. Bu ekibin estetik kaygılı koreografiden ve aksiyon trafiğinden (yine bu anime hissiyatıyla) iyi anlayan kişilerden oluştuğu da bir gerçek. Ortada dişe dokunur bir konu, yıldırımlar indiren oyunculuklar olmadığı için uç uca eklenmiş aksiyon skeçleriyle oyalanıyoruz. İşte o oyalama işinde Besson takımı gayet iyi işler çıkarmakta. Finale doğru banyo sahnesinin tadı damağımda kaldı mesela. Bazı çekimlerin görüntü estetiğinden Tony Scott aşinalığı yaşamak da mümkün.

Avatar ile neye benzediğini anlayamasak da adını geniş kitlelere duyuran Zoe Saldana’nın canlandırdığı Cataleya’da dişi Bourne, siyah Nikita, geçmişe dönmüş LeeLoo, büyümüş Mathilda kalıntıları çok bariz. Saldana’nın çekiciliğini de filmin fazla kalabalık olmayan artı hanesine eklemek gerek. Duru güzelliğini soğuk ama yerlerde sürünmeyen bir duruşla idare ediyor. Şimdilerde Taken’ın devam filmi üzerinde mesai yapan Besson, Kamen, Megaton triosundan ortama direk roketle giren dolambaçsız bir “izle unut” aksiyon olarak Colombiana (filmin adı neden “Cataleya” değilse artık!), Taken öncesi bir oyalanma olarak da görülebilir.

Osman Danacı
odanac@gmail.com

Önceki makaleShame
Sonraki makale11. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali Başlıyor
İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu. Sinema, müzik ve edebiyat, ilgi alanı olmaktan öteye geçmiş, yaşam biçimi olmuş. Geçmişinde radyo programı, bir gazetenin Pazar ekinde albüm eleştirmenliği ve amatör fotoğrafçılık yapmışlığı var. Öğrenciyken Shakespeare, Wordsworth, Austen, Hardy, Lawrence okumanın, Virginia Woolf üzerine bitirme tezi vermenin, önüne gelen her albümü dinlemenin, özellikle 80'leri ve 90'ları türlü komikliği ve dramatikliğiyle yaşamanın sonucu doğan yazma ihtiyacını sinema ve müziğin bünyesinde anlamlandırmaya çalışıyor.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here