Ana sayfa Elestiri Documentarist 2012 Seçkisinde Öne Çıkanlar

Documentarist 2012 Seçkisinde Öne Çıkanlar

882
0


Documentarist 5. İstanbul Belgesel Günleri, 1 – 6 Haziran’da altı mekâna yayılan dopdolu bir programla beşinci yaşını kutlamaya hazırlanıyor. Belgesel sinemanın en nitelikli ürünlerini bir araya getiren seçkisiyle yaygın belgesel algısını değiştirmeyi hedefleyen festival, bu sene de programında birbirinden ilginç filmlere yer veriyor.

Son yıllarda komşu ülke Yunanistan’daki hareketlenme sinemaya ve belgesel alanına da sıçramış durumda. Beş altı yıl öncesinde Romen sinemasının yaptığı atılımı Yunan sineması da yapabilecek mi sorusu festivallerde dönerken, geçtiğimiz İstanbul Film Festivali’nde Yunan sinemasına ayrılan özel bölümden sonra Documentarist’in de Yunanistan’daki belgesellere ayırdığı özel seçkiyle bizler de bu soruyu tartışma imkânı bulacağız. “Kapı Komşumuz: Yunanistan” başlıklı bölümde, Myrna Tsapa’nın yönettiği ve Mısır’da yaşayan Yunan kökenli yaşlı bir kadının yaşamından kesitleri anlatan Katinoula (2012), Chyrysa Tzelepi ve Tania Hatzigeorgiou’nun yönettiği, İmroz Adası’nın (Gökçeada) son kalan Rum sakinlerinin anlatılarını kaydetmeyi amaçlayan 25. Meridyen (25th Meridian, 2012), TV belgesel dizisi Docville 2011 için Yannis Misouridis’in çektiği, cinema verite tarzı diyebileceğimiz belgesellerden 280 Kostantinapolis Sk., Selanik (Konstantinopoleos 280, Thessaloniki, 2011), Christos Georgiou’nun kamerasını Aralık 2008’de Atina’da yaşanan olaylarda polis kurşunuyla öldürülen 15 yaşındaki Alexandros Grigoropoulos’un yakın arkadaşının tanıklığında işsizlik, ekonomik bunalımı, eğitim sistemdeki bozuklukları ve hükümet protestolarına çevirdiği İsyanın Çocukları (Children of The Riots, 2011) ve Nikos Katsaounis ve Nina Maria Paschalidou’nun yönettiği ve yönetmenlerin Yunanistan’da yaşananları belgelemek için 14 fotoğrafçıyla birlikte çıktıkları bir yıllık yolculuğu anlatan Kriz (Krissis, 2011) yer alıyor.

Yunanistan’ın nabzını ölçmek ve şu anki ikliminden haberdar olmak için özellikle İsyanın Çocukları ve Kriz belgeselleri seçkide dikkat çekiyor. İstanbul Film Festivali’nde gösterilen Yunan filmlerinin ortak noktası sistemin işlemediğini göstermesi ve her türlü iktidar ilişkisini reddeden, toplumun çekirdeğini oluşturan aile kurumunu ve bilinen tabuların altını oyan yenilikçi ve provokatif bir tarzın öne çıkmasıydı. Documentarist’in seçkisindeki belgeseller ise bu yapımların arka planını göstermesi ve Yunanistan’da yaşananları daha iyi kavramamız için rehber niteliği taşıyor. Bu açıdan bakıldığında, yakın dönem Avrupa sinemasındaki en dikkat çekici sinemalardan birini daha iyi anlayabilmek adına bu seçki büyük önem taşıyor.

Uluslararası Panorama
Dünyanın dört bir yanından gelen en yeni belgesellerin seyircilerle buluşturulduğu panorama bölümünde Frauke Sandig’in yönettiği ve kapitalizm karşısında yalnızca Mayalar’ın değil, bitkileri ve hayvanlarıyla tüm dünya ve tüm insanlığın yok olduğunu savunan Gökyüzünün Kalbi, Dünyanın Kalbi (Heart of Sky, Heart of Earth, 2011), Nocem Collado tarafından çekilen ve Afganistan ve Nepal’de dul kalan kadınların ne gibi zorluklar yaşadığını konu alan Yalnızlığın Haritası (Cartography of Loneliness, 2011) dikkat çekiyor.

Bellek ve belgesel ilişkisinin tartışmaya açılacağı “Belleğin İzinde” bölümünde ise, Angelika Levi’nin Nazi kıyımından kurtulan bir kadının hikâyesini konu eden Hayatım, Bölüm 2 (Mein Leben Teil 2, 2003) ve bir göçmenlik öyküsü anlatan Absent-Present (2010) filmleri öne çıkıyor. Levi, festivalin konuğu olarak İstanbul’a gelerek, filmlerinde neden ‘Toplumsal Bellek’ konusunu işlediğine dair bir sunum da yapacak.

Türkiye Panoraması
Bu yılki Documentarist programının en dikkat çekici bölümünü “Türkiye Panoraması” oluşturuyor. Bu bölümde yer alan filmlerin yirmi beşe yakını Türkiye’den belgeselcilerin son filmlerinden seçildi. Bu filmlerin üçte biri Türkiye’deki gündeme paralel olarak Kürt meselesi ve anadil konularını ele alıyor.

Mizgin Müjde Arslan’ın Ben Uçtum, Sen Kaldın belgeseli devlet tarafından geçmişi elinden alınmış bir kadının kamerasıyla geçmişinin peşinden gitmesini, Ana Dilim Nerede? dil meselesi üzerinden yaşanan toplumsal ve kültürel travmayı anlatıyor. Murat Bayramoğlu’nun uzunca bir dönem yasaklanan, bilmenin faydadan çok zarar getireceği inancı yerleştirilen bir dilin, farklı kuşaklardaki taşıyıcıları arasında zora dayanarak ve başarıyla hayata geçirilmiş kopuşunun hikâyesini anlatan filmi Türkçe Pekiyi, Halil Fırat Yazar ve Metin Çelik’in yönettiği ve KCK operasyonlarını anlatan Dengê Derî, Bingöl Elmas’ın çocuk gelinler sorunsalını gözler önüne serdiği filmi Oyun Evi, Okan Avcı’nın yönettiği ve müzisyen Erkan Oğur’un sanat yolculuğunu anlatan Telvin, Bertan Başaran’ın Barbaros Erköse’nin hayatı üzerinden Türk müziğinin çeşitliliğinin ve eklektik yapısının analizini yapan filmi Sensiz Yaşanmaz bölümün öne çıkan yapımlarından. Özellikle de geçtiğimiz İstanbul Film Festivali’nde de gösterilen Ben Uçtum, Sen Kaldın ve Ana Dilim Nerede? belgeselleri son yıllarda ülkemizde çekilen en iyi belgesellerden ve kesinlikle kaçırılmaması gereken çalışmalar!

Etkinliklere Kısa Bir Bakış
Son olarak biraz da Documentarist’in her yıl arttırdığı yan etkinliklerden bahsetmekte fayda var. Bu yıl festivalde, Avrupa’daki saygın sinema okullarından Prag merkezli FAMU, öğrencilerinin ürettiği filmler ve konuklarıyla özel bir bölüme konuk olacak. Sinemanın pratiğinde köklü bir geleneğe sahip olmanın avantajlarını bu program sayesinde bizler de bir kez daha hatırlama imkânına kavuşacağız. Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan gibi ülkeler bu anlamda, yıllardan beri gelen bir geleneğe ve güçlü köklere sahip. Bu açıdan FAMU deneyimini yakından gözlemlemek çok değerli.

Hollanda’nın saygın belgeselcilerinden John Appel ve Jeroen Berkvens’in eğitmenliğinde düzenlenen ilk etabı Mart ayında gerçekleştirilen Yaratıcı Belgesel Geliştirme Atölyesi’nin ikinci etabı 1-4 Haziran tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek. Atölyede, Türkiye’den seçilerek geliştirilen yedi projeye uluslararası yapım olanakları yaratılmaya çalışılacak, atölye sonunda seçilecek iki proje Kasım ayında IDFAcademy’e davet edilecek. Bunun yanında, Documentarist ve Mode İstanbul işbirliğiyle DocNext ağı kapsamında genç belgeselcilere yönelik interaktif bir belgesel atölyesi düzenlenecek.

Bu yılki festivalin onur konuklarından Heddy Honigman’ın pek çok belgeselinin gösterileceğini ve yönetmenin bir de sinema dersi vereceğini de hatırlatalım. Honigman’la hâlâ tanışmamış olanlar varsa, müthiş bir fırsat! Özellikle de yönetmenin Paris metrosunda müzik yaparak geçimini sürdüren göçmenlerin dünyasını anlatan Yeraltı Orkestrası (The Underground Orchestra, 1998) ve güçlülerin talan ettiği Peru’da, güçsüzlerin unutulmuşluğun zincirini kırma çabasını anlatan El Olvido (2008) belgesellerini rahatlıkla önerebiliriz.

Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com

Önceki makale69. Venedik Film Festivali’nde Ödüller Açıklandı
Sonraki makaleHayal Perdesi’nin 30. Sayısı Yayında
Sinemaya gönül veren bir grup sinefilin kurduğu Avrupa Sineması internet sitesi, Avrupa sinemasını daha geniş kitlelere tanıtmak ve bu filmlerle ilgili ufak da olsa bir tartışma ortamı yaratmak amacıyla kuruldu. Sitenin kuruluş amaçlarından biri de; tür sinemasını da yadsımadan, sinemanın sadece bir eğlence aracı olmadığının vurgusunu yapmak. Metin Erksan’dan bir alıntı yapacak olursak; bilimlerin ve sanatların varoluşlarının sınırları, geçmişin derinlikleri içindedir… Sinema bilim; sinema sanatı ve sinema bilimi kapsamında; sanatsal düşüncenin ve uygulamanın, sinemasal düşüncenin ve uygulamanın, yaratısal düşüncenin ve uygulamanın, görüntüsel düşüncenin ve uygulamanın, çekimsel düşüncenin ve uygulamanın, oluşumunu, gelişimini, dönüşümünü saptar ve oluşturur. Bu nedenle bizler de günümüzde çekilen filmler dışında, geçmişin derinliklerine doğru bir yolculuk yaparak; bu sanatı etkileyen filmleri ve yönetmenleri de tanıtmaya, eleştirmeye ve onların sinemayı nasıl algıladıklarını kavramaya gayret ediyoruz. Bir yandan da sinemanın diğer sanatlarla olan ilişkisini, filmler bağlamında tartışarak; sinemanın diğer sanatlardan ayrı düşünülemeyeceğini savunuyoruz. Bu amaçlarla, birbirinden farklı coğrafyalarda, farklı zamanlarda çekilmiş ve birbirinden farklı türlerde pek çok film eleştirisine yer vermeye çalışıyoruz. Sinemayı bir kültür olarak gören herkesin katılımına da açığız. Arzu edenler mail adresinden bizlere ulaşabilir, yazılarını paylaşabilir ve filmlerle ilgili görüşlerini iletebilir.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here