Ana sayfa Haber !f İstanbul’un Keşif Bölümü Belli Oldu

!f İstanbul’un Keşif Bölümü Belli Oldu

623
0


!f İstanbul’un merakla beklenen yarışmalı bölüm filmleri belli oldu. Meltem Cumbul, Richard Peña, Miguel Gomes, Marianne Slot ve Denis Côté’den oluşan jüri, yılın ilham veren yönetmenini arayacak.
Bu yıl Keş!f jürisinde; Karışık Pizza, Propaganda, Gönül Yarası, Labirentfilmlerinin yetenekli oyuncusu Meltem Cumbul; New York Film Festivali’nin 25 yıl boyunca yönetmenliğini yapan ve Lincoln Center’in efsanevi Programlama Direktörü Richard Peña; bu sene festival programında da yer alan Tabu’nun yönetmeni ve eski sinema yazarı Miguel Gomes; 1993’te kurduğu şirketi Slot Machine’le pek çok yeni yeteneğe destek olmuş, Breaking the Waves’den beri Lars von Trier’in bütün filmlerinin yapımcılığını üstlenmiş Fransız yapımcı Marianne Slot ve yine festivalde gösterilecek Bestiare’ın yönetmeni Denis Côté yer alıyor.
İlk ya da ikinci filmini yönetmiş yönetmenlerin filmlerinin yarıştığı “Keş!f” bölümünde, Arjantin, Azerbaycan, ABD, Brezilya, Danimarka, Fransa, İngiltere, İsviçre, Meksika, Norveç ve Türkiye’den toplam 9 film jüri önüne çıkacak.
Keş!f Bölümü Filmleri
Öldürme Eylemi (Act of Killing)
Joshua Oppenheimer, Christine Cynn, Anonymous’un Werner Herzog ve Errol Morris’in yapımcılığında çektikleri Act of Killing (Öldürme Eylemi), karaborsada sinema biletleri satan Anwar ve arkadaşlarının ufak ‘sinema çetesi’nin, daha sonra milyonlarca kişinin öldürülmesinden sorumlu paramiliter, aşırı sağcı bir örgüte dönüşmesini anlatan sarsıcı bir film.
Kara Göl (Black Pond)

Will Sharpe ve Tom Kingsley’in birlikte yönettikleri İngiliz kara komedisi Black Pond (Kara Göl) ise seyirciyi ters köşe yatıran filmlerden. Dört kişilik bir aile, bir günlüğüne misafirleri olan tuhaf bir adamı öldürmekle suçlanmalarını anlatan film, çarpık mizahı, iddiasız derinliği, saçma sapan diyaloglarla güzel sözlerin, şiirin tuhaf karışımı ve dünyanın en heyecansız cinayet gizemiyle türünün tek örneği.
Kuyruklu Yıldız (Halley)
Ölmek üzere olan bir adamın bedenini canlı tutmak için akıl almaz yöntemlere başvurmasını anlatan Halley (Kuyruklu Yıldız), Sebastián Hofmann’ın ilk uzun filmi. Ölümün gelişini adım adım izlediğimiz film, minimalist ve gerçeküstücü bir görsellik sunuyor.
Vahşiler (The Wild Ones)
Yarışmalı bölümde büyüme hikâyeleri dikkat çekiyor. Arjantinli Alejandro Fadel’in Cannes’dan ACID ödüllü The Wild Ones (Vahşiler)’ı, bir rehabilitasyon merkezinden kaçan beş ergenin büyüme hikâyesini anlatırken, Eileen Hofer’ın yönettiği ve Brezilya Kadın Filmleri Festivali’nde en iyi film seçilen He Was a Giant with Brown Eyes (Kahverengi Gözlü Bir Devdi), anne ve babasının ayrılmasıyla ayrı düşen kız kardeşlerin yıllar sonra bir araya gelmelerini konu alıyor.
Komşu Sesler (Neighbouring Sounds)

Kleber Mendonça Filho’nun Rotterdam’dan FIPRESCI’li filmi Neighbouring Sounds (Komşu Sesler), seyirciyi Brezilya’nın Recife adlı kıyı kasabasında bir mahallenin sakinlerinin yaşamlarında gezintiye çıkarırken; kimi zaman zekice yazılmış bir komediye kimi zaman da bir gerilim filmine dönüşerek türler arasında geziniyor.
Kendini Tut (Hold Back)
Cannes’ın “Yönetmenlerin 15 Günü” bölümünde FIPRESCI kazanan Hold Back (Kendini Tut), Romeo ve Juliet’in defalarca anlatılmış, bilindik hikâyesini anımsatıyor ama filmin merkezinde kendi ırkçılıkları içinde kaybolan Afrikalılar ve Cezayirliler var. Fransız yönetmen Rachid Djaidani’nin dokuz yılda çektiği bu ilk filmi, komik, duygusal ve derin olmayı başaran, şaşırtıcı bir film.
Sarı Kafalar (Towheads)
Sessiz sinema estetiğini ve beden dilini kullanarak günümüzde anne olmayı ve kadınlık durumunu sorgulayan Towheads (Sarı Kafalar) ise Brooklyn’de yaşayan iki çocuk annesi Penelope’nin, anneliğin gündelik zorluklarıyla tek başına uğraşmasını anlatıyor. Amerikalı yönetmen Shannon Plumb’ın kısa bölümler halindeki görsel ‘gag’ler ve beden komedisi üzerine kurulu olan filmi, sıradanlığın altında olağanüstü anların yakalandığı, tarif edilmesi zor bir yapıt.
Zerre
Bir diğer kadın hikâyesi de Türkiye’den geliyor. Erdem Tepegöz’ün Antalya’da en iyi yönetmen ve kadın oyuncu dahil dört ödül birden kazanan filmi Zerre, karanlık bir dünyaya sokuyor seyirciyi. Annesi ve kızıyla hayatını devam ettirmeye çalışan Zeynep’in, bir tekstil atölyesindeki işinden kovulduktan sonraki iş bulma mücadelesini izlediğimiz filmde, Jale Arıkan’ın oyunculuğu özellikle dikkat çekiyor.
12. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali
Keş!f Uluslararası Yarışma
Act of Killing/Öldürme Eylemi / Joshua Oppenheimer, Christine Cynn, Anonymous (2012, Danimarka-Norveç-İngiltere)
Black Pond/Kara Göl / Will Sharpe, Tom Kingsley (2012, İngiltere)
Halley/Kuyruklu Yıldız / Sebastián Hofmann (2012, Meksika)
The Wild Ones/Vahşiler / Alejandro Fadel (2012, Arjantin)
He Was a Giant with Brown Eyes/Kahverengi Gözlü Bir Devdi / Eileen Hofer (2012,İsviçre-Azerbaycan)
Neighbouring Sounds/Komşu Sesler / Kleber Mendonça Filho (2012, Brezilya)
Hold Back/Kendini Tut / Rachid Djaidani (2012, Fransa)
Towheads/Sarı Kafalar / Shannon Plumb (2013, ABD)
Zerre / Erdem Tepegöz (2012, İngiltere)
Önceki makaleModern Zamanlar’ın Yeni Sayısı Çıktı
Sonraki makaleHisar Kısa Film 2013 Başvuruları Sona Eriyor
Sinemaya gönül veren bir grup sinefilin kurduğu Avrupa Sineması internet sitesi, Avrupa sinemasını daha geniş kitlelere tanıtmak ve bu filmlerle ilgili ufak da olsa bir tartışma ortamı yaratmak amacıyla kuruldu. Sitenin kuruluş amaçlarından biri de; tür sinemasını da yadsımadan, sinemanın sadece bir eğlence aracı olmadığının vurgusunu yapmak. Metin Erksan’dan bir alıntı yapacak olursak; bilimlerin ve sanatların varoluşlarının sınırları, geçmişin derinlikleri içindedir… Sinema bilim; sinema sanatı ve sinema bilimi kapsamında; sanatsal düşüncenin ve uygulamanın, sinemasal düşüncenin ve uygulamanın, yaratısal düşüncenin ve uygulamanın, görüntüsel düşüncenin ve uygulamanın, çekimsel düşüncenin ve uygulamanın, oluşumunu, gelişimini, dönüşümünü saptar ve oluşturur. Bu nedenle bizler de günümüzde çekilen filmler dışında, geçmişin derinliklerine doğru bir yolculuk yaparak; bu sanatı etkileyen filmleri ve yönetmenleri de tanıtmaya, eleştirmeye ve onların sinemayı nasıl algıladıklarını kavramaya gayret ediyoruz. Bir yandan da sinemanın diğer sanatlarla olan ilişkisini, filmler bağlamında tartışarak; sinemanın diğer sanatlardan ayrı düşünülemeyeceğini savunuyoruz. Bu amaçlarla, birbirinden farklı coğrafyalarda, farklı zamanlarda çekilmiş ve birbirinden farklı türlerde pek çok film eleştirisine yer vermeye çalışıyoruz. Sinemayı bir kültür olarak gören herkesin katılımına da açığız. Arzu edenler mail adresinden bizlere ulaşabilir, yazılarını paylaşabilir ve filmlerle ilgili görüşlerini iletebilir.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here