Ana sayfa Haber Beyoğlu’ndaki Tarihi Sinemalar Birer Birer Yıkılıyor

Beyoğlu’ndaki Tarihi Sinemalar Birer Birer Yıkılıyor

712
0

Alkazar, Yeni Rüya ve Emek derken, şimdi de Beyoğlu Belediyesi tarihi Maksim Gazinosu ve Majik Sineması’nın yıkılıp birleştirilerek, yerine otel ve ticaret merkezi yapılmasını öngören bir projeye onay verdi.

Emek Sineması’nın “sözde” restore edilerek içinde bulunduğu yapının en üst katına taşınmasına dair olan proje onaylandığından beri Emek’le ilgili protestolar devam ediyor. Türkiye’nin sinemasal hafızasında önemli bir yeri olan sinemanın tarihi dokusunun yok olacağı ve parçalanarak yerine bir replikasının geçeceği projeyle ilgili olarak yaklaşık iki senedir eylemler, toplantılar ve basın açıklamaları yapılıyor. En son İKSV Genel Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın “Emek’e sahip çıkacak yeni bir proje hazırlamamız için bize süre verilsin” çıkışıyla birlikte ileriye yönelik bir umut ışığının belirdiği ortamda, Beyoğlu’ndaki diğer sinemaların durumu ise ne yazık ki daha vahim. Her sinema salonu Emek kadar göz önünde değil ve kaderlerine terk edilmiş durumda.

Tarihi Alkazar Sineması buna en çarpıcı örnek olsa gerek. Daha önce kapanan sonra 90’ların ortasında Kültür Bakanlığı ve sponsorluklarla yeniden açılan, yıllarca ayakta kalmak için cinsel içerikli filmler oynatmak zorunda kalan, sonrasında bölünüp parçalanan ve Beyoğlu’nun en işlek yerinde olmasına rağmen görmezden gelinen küçücük bir yerde yaşama alanı sınırlandırılan Alkazar, son yıllarında Avrupa filmleri oynatarak, bu şekilde ayakta kalmaya çalıştı. 1923’te Saffet ve Naci Beyler tarafından Ciné Salon Electra adıyla açılan, 1925’te Alkazar adını alan sinema salonu geçtiğimiz yıl sessiz sedasız kapanmıştı. Yine Emek’in de içinde bulunduğu yapı bloğuna dâhil olan Yeni Rüya Sineması da Emek’le birlikte kapanarak, kendi kaderine bırakılan sinemalar arasında.

Şimdi de 1914 yılında, kentte sinema salonu olarak inşa edilen ilk bina olan Majik ile arkasındaki Maksim Gazinosu yıkılıp birleştirilerek otel ve ticaret merkezi yapılmasını öngören proje Beyoğlu Belediyesi tarafından onaylandı. Beyoğlu Belediyesi’nin de onayladığı proje sekiz katı bodrum, zemin artı sekiz normal olmak üzere toplam 17 katlı. Avan projeye göre iki yıl öncesine kadar Devlet Tiyatroları’nca kullanılan tescilli binanın sadece ön cephe duvarları korunacak. Proje, Koruma Kurulu’ndan “restorasyon” adı altında geçti. Tıpkı Emek Sineması, Beyoğlu Demirören AVM, Beşiktaş’ta 14 katlı otele çevrilen Tütün Deposu projeleri gibi. (Barış Saydam)

Radikal gazetesine konuşan sinema tarihçisi Burçak Evren ve sinema eleştirmeni Atilla Dorsay’ın bu konuyla ilgili yorumları ise şöyle;

Burçak Evren: “Bu sinema salonu, sinema tarihi açısından çok önemli. İstanbul’un sinema salonu olarak yapılan ilk binası. Türkiye’nin düş şatoları bunlar. Alkazar, Elhamra, Saray, Emek derken son sinema da elden gidiyor. Beyoğlu’nun çehresi değiştiriliyor. Maksim Gazinosu da bugün anladığımız gazino kültüründe değildi. Repertuvarı olan müzik şölenlerinin yapıldığı yerdi. Yıkılacağına restore edilip yeniden sinema olarak açılsa. Dünyada 1500-2 bin kişilik salonlar yeniden hayata geçiriliyor. AVM sinemalarından kurtuluş aranıyor. Biz yıkıyoruz.’’

Atilla Dorsay: “Türkiye’de inşa edilen ilk sinema salonu. Burada ‘Vurun Kahpeye’ filmi için uzun kuyruklar oluştuğunu biliyoruz. Şehrin belleği bu yapılar. Maksim de öyle. Gazino geçmişimizin izleri var o yapıda. Gazino kültürünün en büyük mimarisi. Restore edip gazino müzesi yapılsaydı. Tarihi yapılarımızı daha sonra çok arayacağız. Kültürel hayatımıza etki eden iki önemli yapı, ikisini de kaybetmek çok acı.”

Önceki makaleTürk Film Araştırmalarında Yeni Yönelimler Konferansı XIII: Sinema ve Hafıza
Sonraki makaleBu Son Olsun Filminden Emek Sineması’na Destek
Sinemaya gönül veren bir grup sinefilin kurduğu Avrupa Sineması internet sitesi, Avrupa sinemasını daha geniş kitlelere tanıtmak ve bu filmlerle ilgili ufak da olsa bir tartışma ortamı yaratmak amacıyla kuruldu. Sitenin kuruluş amaçlarından biri de; tür sinemasını da yadsımadan, sinemanın sadece bir eğlence aracı olmadığının vurgusunu yapmak. Metin Erksan’dan bir alıntı yapacak olursak; bilimlerin ve sanatların varoluşlarının sınırları, geçmişin derinlikleri içindedir… Sinema bilim; sinema sanatı ve sinema bilimi kapsamında; sanatsal düşüncenin ve uygulamanın, sinemasal düşüncenin ve uygulamanın, yaratısal düşüncenin ve uygulamanın, görüntüsel düşüncenin ve uygulamanın, çekimsel düşüncenin ve uygulamanın, oluşumunu, gelişimini, dönüşümünü saptar ve oluşturur. Bu nedenle bizler de günümüzde çekilen filmler dışında, geçmişin derinliklerine doğru bir yolculuk yaparak; bu sanatı etkileyen filmleri ve yönetmenleri de tanıtmaya, eleştirmeye ve onların sinemayı nasıl algıladıklarını kavramaya gayret ediyoruz. Bir yandan da sinemanın diğer sanatlarla olan ilişkisini, filmler bağlamında tartışarak; sinemanın diğer sanatlardan ayrı düşünülemeyeceğini savunuyoruz. Bu amaçlarla, birbirinden farklı coğrafyalarda, farklı zamanlarda çekilmiş ve birbirinden farklı türlerde pek çok film eleştirisine yer vermeye çalışıyoruz. Sinemayı bir kültür olarak gören herkesin katılımına da açığız. Arzu edenler mail adresinden bizlere ulaşabilir, yazılarını paylaşabilir ve filmlerle ilgili görüşlerini iletebilir.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here