Ana sayfa Serbest 2009/10 Sezonunun Merakla Beklenen Avrupa Filmleri -2-

2009/10 Sezonunun Merakla Beklenen Avrupa Filmleri -2-

916
1

looking-for-eric

6- Looking for Eric
Yönetmen: Ken Loach

İngiltere, 2009

Klasik biçimde anlatılmış olsalar da, yine çok başarılı bulunan filmler de var. İngiliz emekçilerinin yorulmak bilmez öykücüsü Ken Loach’un Eric Cantona’ya, dolayısıyla ülkesindeki engin futbol sevgisine adadığı yeni filmi Looking for Eric de bunlardan biri. Yapı olarak Woody Allen’in Yeniden Çal, Sam filmini hatırlatsa da, zekice tasarlanıp çekilmiş, Cantona’nın popüler kültür ikonu olarak iyi kullanıldığı ve ayrıca siyasal boyutu da olan, çok iyi bir Ken Loach filmi.
(Atilla Dorsay / Sabah)

baaria

7- Baaria
Yönetmen: Giuseppe Tornatore

İtalya, 2009

Büyük aşkları ve huşu uyandıran ütopyaları anlatan keyifli ve melankolik bir hikâye. Kahramanlarla dolu bir efsane… Sicilyalı bir ailenin üç nesli: Dede Cicco, oğlu Peppino ve torunu Pietro… Bu karakterlerin ve ailenin özel hayatlarındaki iniş çıkışlarını kullanan film de geçen asrın 30’lar ve 80’ler arasındaki Palermo toplumunda yaşanan aşklara, hayallere ve yanılgılara eğiliyor: Cicco faşizm döneminde mütevazı bir çobanken ideallerini gerçekleştirecek zamanı da bulmaktadır. Dönemin en popüler romanlarıyla ve şövalyelerle ilgili kitaplar, şiirler yazar. II. Dünya Savaşı ve yaşanan kıtlık dönemindeyse oğlu Peppino haksızlığa uğrar ve siyasete karşı bir istek duymaya başlar.

irene

8-Iréne
Yönetmen: Alain Cavalier

Fransa, 2009

Türk seyircinin özellikle “Thérèse” (1986 ) ve “Libera Me” (1993) ile tanıdığı Cavalier bu kez 1970-72 yılları arasında tuttuğu günlüğünden hareketle kendi özel hayatının zengin olduğu kadar çok acılı bir dönemini anlatmış. Sanatçının 1970-72 yıllarında birlikte olduğu eşi, eski Güzellik Kraliçelerinden Irene 1972’de bir trafik kazasına kurban gider. Irene’nin yarım göz görebildiğimiz 3-4 fotoğrafı dışında yalnızca sanatçıyla yaşadıkları mekânlar, eşyalar, manzaralar, çevreleri, ilişkileri, aralarında geçen tartışmalar şiirsel bir üslup ve yalın bir dille anlatılmış. Cavalier 37 yıl sonra aşkının en mahrem duygu ve düşüncelerini seyircisiyle paylaşmağa karar vermiş. Birbirinden kopuk gibi gözüken parçaların oluşturduğu “patchwork” bir anlamda ”yamalı bohça”yı sabırla sonuna kadar izlerseniz, damak ve zihninizde eski ve kaliteli şarabın art lezzeti gibi bir hoşluk kalıyor. (Uğur Hüküm / Sansursuz.com)

vincere

9-Vincere
Yönetmen: Marco Bellocchio

İtalya, 2009

Mussolini’nin hayatında saklı kalmış bir sırrı vardı: oğlu. Doğan, onaylanan ve reddilen bir oğul… Bir sır olarak karısının adı Ida Dalser’di. Tarihin tozlu sayfalarında kalan bu gerçek, Duce’nin resmi biyografilerinde hep görmezden gelindi. Ida bir gün Milan’da Mussolini ile görüştüğünde Avanti’nin editörü ve kilise ve monarşi karşıtı coşkulu bir sosyalistti. Ancak tanıştıktan sonra Mussolini, genç kadının kahramanı oluverdi. Onun ülkesine başkoyan Ida, Faşist Parti’nin habercisi olan Popolo d’Italia gazetesinin kurulabilmesi için sahip olduğu tüm mallarını satmaya karar verdi.

maps-of-the-sounds

10- Map of the Sounds of Tokyo
Yönetmen: Isabel Coixet

İspanya, 2009

Ryu yalnız yaşayan bir genç kızdır ve sade görünümü Tokyo’da kiralık katili olarak geçen düzensiz yaşamıyla tam bir zıtlık içerisindedir. Eğlence sektörünün en güçlü isimlerinden biri olan Mr. Nagara ise kızı Midori’nin kaybının yasını tutmaktadır. Onun ölümünden Tokyo’da şarap ticareti ile uğraşan David adlı bir İspanyol’u sorumlu tutmaktadır. Mr. Nagara’nın yanında çalışan Midori’nin eski sevgilisi Ishida, David’i öldürmesi için Ryu’u kiralar. Kafayı Japon şehirlerinin sesine ve Ryu’nun büyüsüne takmış olan bir ses mühendisi insan ruhunun gölgeleri arasında bir aşk hikayesine tanıklık etmeye başlar.

Devamı yarın…
Hazırlayan/Derleyen: Barış Saydam & Melih Tu-men

Önceki makaleErdem Korkmaz
Sonraki makale2009/10 Sezonunun Merakla Beklenen Avrupa Filmleri -3-
Sinemaya gönül veren bir grup sinefilin kurduğu Avrupa Sineması internet sitesi, Avrupa sinemasını daha geniş kitlelere tanıtmak ve bu filmlerle ilgili ufak da olsa bir tartışma ortamı yaratmak amacıyla kuruldu. Sitenin kuruluş amaçlarından biri de; tür sinemasını da yadsımadan, sinemanın sadece bir eğlence aracı olmadığının vurgusunu yapmak. Metin Erksan’dan bir alıntı yapacak olursak; bilimlerin ve sanatların varoluşlarının sınırları, geçmişin derinlikleri içindedir… Sinema bilim; sinema sanatı ve sinema bilimi kapsamında; sanatsal düşüncenin ve uygulamanın, sinemasal düşüncenin ve uygulamanın, yaratısal düşüncenin ve uygulamanın, görüntüsel düşüncenin ve uygulamanın, çekimsel düşüncenin ve uygulamanın, oluşumunu, gelişimini, dönüşümünü saptar ve oluşturur. Bu nedenle bizler de günümüzde çekilen filmler dışında, geçmişin derinliklerine doğru bir yolculuk yaparak; bu sanatı etkileyen filmleri ve yönetmenleri de tanıtmaya, eleştirmeye ve onların sinemayı nasıl algıladıklarını kavramaya gayret ediyoruz. Bir yandan da sinemanın diğer sanatlarla olan ilişkisini, filmler bağlamında tartışarak; sinemanın diğer sanatlardan ayrı düşünülemeyeceğini savunuyoruz. Bu amaçlarla, birbirinden farklı coğrafyalarda, farklı zamanlarda çekilmiş ve birbirinden farklı türlerde pek çok film eleştirisine yer vermeye çalışıyoruz. Sinemayı bir kültür olarak gören herkesin katılımına da açığız. Arzu edenler mail adresinden bizlere ulaşabilir, yazılarını paylaşabilir ve filmlerle ilgili görüşlerini iletebilir.

1 YORUM

  1. Hola!. Mapa de una gran película parece los sonidos de Tokime, la que de nuevo Y recuerda que el último tango en París una mucho, con mucho contcto <br /><br />  Saludos desde España.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here